30 Nisan 2012 Pazartesi

YABANCILARIN TAŞINMAZ EDİNİMLERİ KİTABI ÇIKTI




İstanbul Barosu, Tapı Kadastro Genel Müdürlüğü ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nce 22.02.2012 tarihinde ortaklaşa düzenlenen “Yabancıların Taşınmaz Edinimlerinden Güncel Tartışmalar” başlıklı panel notları kitaplaşarak İstanbul Barosu Yayınları tarafından yayımlandı.

Açılış konuşmalarının Prof.Dr. M. Emin Artuk, Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Av. Hüseyin Özbek tarafından gerçekleştirilen panelde, Gönül Akdoğan, Yabancı Uyruklu Gerçek Kişilerin Taşınmaz Edinimlerinde Söz Konusu Olan Karşılıklılık İlkesi’ni, Orhan Özkaya, Teknik bir konu olarak karşılıklılık ilkesini, Prof. Dr Sibel Özel Tapu Kanunu m. 35’i, Prof. Dr. Ziya Akıncı Tüzelkişilerin Türkiye’de Mal edinmesini, Doç.Dr.Pelin Güven, Yabancı Uyruklu Gerçek Kişilerin Türkiye’de Taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinmesinde kanuni sınırlamaları, Av. Ali Ramazan Acar, Yabancıların mülk edinimini ve Av. Muazzez Yılmaz da uygulamadaki sorunları ele alıyor.

Kitabın içeriğine ulaşmak içintıklayınız.

Londra, yatırımcılar için en ideal kent


İngiltere'nin başkenti Londra, yabancı yatırımcılar için en ideal kent listesinde bu yıl da birinci oldu.
KPMG danışmanlık şirketinin listesinde Londra'yı Çin'in finans merkezleri Şanghay ve Hong Kong izliyor.
Brezilya'nın Sao Paulo kenti listede büyük bir sıçrama yaparak dördüncü oldu. Son iki yıl içinde kente dış yatırımlar yüzde 160 oranında artış gösterdi.
BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) olarak bilinen yükselen ekonomilerdeki diğer kentler de listede üst sıralara çıktı.
Bu ülkelerde yüksek oranda ekonomik büyüme kaydedilirken, ağır bir borç krizi yaşanan Avrupa'da ekonomi yavaşladı.
Bu arada Brezilya, İngiltere'yi geçerek dünyanın en büyük altıncı ekonomisi oldu. Brezilya ekonomisinin büyüklüğü 2,5 trilyon dolara ulaştı.
2011'de de Çin, Japonya'yı geçerek Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmuştu.
KMPG'nin raporuna göre, Çin ve Hindistan'a yapılan yatırımlar, küresel yatırımların yüzde 25'ine karşılık geliyor.
Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova'ya da son iki yılda yatırım yüzde 60 oranında arttı.
Moskova listede sekizinci sırada yer alıyor.
Aralarında New York'un da bulunduğu ilk beş kentteki yatırımlar ise 22 büyük kente yapılan toplam yatırımların yüzde 50'sine denk geliyor.
Kaynak :BBC

IMF Büyüme Tahmini


Kaynak : Bloomberg

30 Nisan 2012

IMF tarafından yapılan açıklamada, Asya ekonomilerinin 2011 yılının son çeyreğinde yaşanan yavaşlamanın ardından bu yıl toparlanmalarının beklendiği, ancak liderlerin, istikrarlı ve enflasyonsuz büyümeyi sağlamak gibi zor bir görevlerinin olduğu belirtildi. Ayrıca, söz konusu ülkelerde aşırı ısınma baskılarının belirgin hale gelmesi durumunda, politika yapıcıların, para politikalarını sıkılaştırmaya hazırlanmaları gerektiği ifade edildi. Endonezya, Güney Kore ve Singapur'da enflasyonun hızlanmaya başladığına, bölgedeki ekonomilerin çoğunda 2011 sonu için fiyat beklentilerinin yükseldiğine dikkat çeken IMF, yurtiçi taleplerin güçlü seyrettiğini ve ekonomik genişlemenin hız kazanmasının beklendiğini dile getirdi. Asya ekonomileri için 2012'ye yönelik IMF büyüme tahmini %6, 2013 için ise %6,5'tir.

ABD-AB Anlaşmazlığı


Kaynak : Washington Trade Daily

30 Nisan 2012

ABD ve Avrupa Birliği (AB), Boeing'e sağlanan 3 milyar dolar üzerindeki sübvansiyonlara ilişkin yaşanan anlaşmazlığın çözümü için bir yol haritası belirlenmesi konusunda geçtiğimiz hafta mutabakata vardılar. Geçtiğimiz ay, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bünyesinde bulunan anlaşmazlıkların halli sistemi kapsamında oluşturulan Temyiz Organı da, 1989 ve 2006 yılları arasında, Boeing firmasının, ABD tarafından büyük ölçüde sübvanse edildiğini duyurmuştu. Geçtiğimiz Cuma günü, AB ve ABD'nin üzerinde anlaştığı yol haritası 12 maddeden oluşuyor.

İşe Başlama/Bırakma Bildirimine İlişkin Duyuru



Gelir İdaresi Başkanlığınca işe başlama/bırakma bildirimine ilişkin duyuru yayınlandı.

Duyuruda, mükellefiyet tesisi işlemlerinin kolaylaştırması, hızlandırılması ve kırtasiyeciliğin azaltılması amacıyla “İşe Başlama/Bırakma Bildirimi”nin yeniden düzenlendiği ve söz konusu bildirimin, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinden çıktı alınmak suretiyle kullanılabileceği gibi, vergi dairelerinden de temin edilebilmesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir.

Söz konusu Bildirim için tıklayınız.

27 Nisan 2012 Cuma

Avrupa Birliği Mali Yardımları Vergi İstisnaları Rehberi Yayınlandı.

<>
Avrupa Birliği’nin aday ve potansiyel aday ülkelere ilişkin mali yardım mekanizması, Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) olarak yeniden düzenlenmiş ve tek bir hukuki çerçeve içerisine dâhil edilmiştir.
Bu rehber ile Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki mali işbirliği çerçevesinde Avrupa Birliği’nin 2007-2013 bütçe dönemine ilişkin mali yardımları için 11.07.2008 tarihinde Türkiye ile Avrupa Komisyonu arasında imzalanan, IPA Çerçeve Anlaşması’nın 26. maddesi ile hüküm altına alınan ve “1 Sıra No’lu Türkiye-Avrupa Birliği IPA Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği” ile usul ve esasları belirlenen vergi istisnaları konusunda gerek sözleşme makamlarının ve mali yardımlar kapsamında bu makamlar ile Avrupa Topluluğu Sözleşmesi imzalayan gerçek ve tüzel kişilerin ve gerekse vergi istisnalarına ilişkin iş ve işlemleri yürüten vergi idaresi çalışanlarının bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır.
Söz konusu Rehbere ulaşmak için tıklayınız.

UTİKAD, TEDARİK ZİNCİRİ SÜREÇLERİNİ HIZLANDIRIYOR

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin, yasalar, uygulamalar bazında lojistik süreçlerin hızlanmasına, ivme kazanmasına, maliyetlere ve dış ticarette rekabet edebilirliğe nasıl katkılar sunduklarını anlattı.


UTİKAD kuruluşundan bugüne kadar verdiği mücadelelerle, hem sektörün yapılanmasını, hem de tedarik zinciri süreçlerini hızlanmasını sağladı, sağlıyor.

Dernekte birçok başkan, yönetici geldi geçti, ama amaç hiç değişmedi.

Ana amaçları arasında taşıma işleri organizatörlerinin lojistik süreçleri global entegrasyonla daha çevreci, daha hızlı, daha güvenli, daha az maliyetli ve daha çok seçenekli sunmalarını sağlamak bulunuyor.

Dolayısıyla, lojistik servisler Türkiye'de de gelişmiş ülkelerin satandartlarına ulaştıkça, derneğin önemi anlaşılıyor.

Diğer yandan, taşıma işleri organizatörleri sayılarının diğer dernek üyelerine karşın giderek arttığı da gözlerden kaçmıyor.

Peki, acaba taşıma işleri organizatörlerinin bugünlerde işleri nasıl?

Lojistik operasyonlarının 2012 yılı ilk üç aylık gelişmelerine taşıma işleri organizatörleri nasıl bakıyor? Karayolu taşımacıları, deyim yerinde ise resmen ağlıyorken, onlar ne yapıyor?

Bu röportaj haberle, ayrıca, UTİKAD’ın kuruluşundan bugüne gerek yasal gerekse uygulama bazında lojistik süreçlerin hızlanmasına, ivme kazanmasına, maliyetlere ve dış ticarette rekabet edebilirliğe nasıl katkılar sunduğunu, lojistik yapılanmayı nasıl global sisteme entegre etmeye çalıştığını da irdeledik.


Bu amaçla yola çıkarak UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin ile konuştuk. Erkeskin, Türkiye lojistik piyasasını farklı başlıklarla irdelerken UTİKAD’ın kuruluşundan günümüze kadar bürokrasi başta olmak üzere sektörel sorunlarla mücadelesinde elde ettiği başarılara değindi ve bu mücadelenin sektörü nereden nereye getirdiğini örneklerle anlattı.

Turgut ERKESKİN: Türkiye ihracatının yapısı değişiyor. Avrupa ağırlıklı bir ihracat yapısı vardı. Avrupa’daki durgunluğun öncesinden itibaren Türkiye bir yapısal değişikliğe gitmeye başladı. Şu an Türkiye’den dünyada 240 farklı gümrük noktasına ihracatımız var. Türkiye’nin ihracatı artık globalleşti. Türkiye’den sadece Avrupa’ya, Ortadoğu’ya veya Kafkaslar’ın yanı sıra, artık, Afrika, Amerika ve Asya’nın tümüne ihracat yapılıyor.

Dünyanın her bölgesine malları nakletme yapısı farklılaşıyor. Bazı yerlere TIR’larla bazılarına uçakla bazılarına gemi ile bazılarına vagonlarla bazılarına da bu modların bir kaçını bir arada kullanarak ulaşabiliyorsunuz.Suriye gibi, bazı lokasyonlara TIR’la gitme imkanları var, ancak şu an o imkanları kullanamıyoruz.

Böyle bakıldığında denizyolu ve havayolu taşımacılığında ciddi bir artışın olduğu görülüyor.O bakımdan, taşıma işi organizatörleri olarak bazı endişelerimiz var. Nedir onlar? Uluslararası rekabetin giderek artmasından dolayı sürekli maliyetlerimizi optimize etmemiz, kar marjlarımızı düşürmemiz gerekiyor.

2012 yılı Mart sonu olarak genel olarak kar marjlarında bir düşüş söz konusu, ancak işlerde küçük de olsa bir artış var.Türkiye’nin ihracat ve ithalat rakamları her yıl arttığına göre, taşımalarımız da artıyor demektir.

Bu anlamda çok da şikayetçi olduğumuzu söyleyemeyiz, ama Türkiye’nin bir gerçeği olmaya başlayan gelişme var ki, o da karayolundaki hakimiyetimizi son zamanlarda kaybetmeye başladık.
Bunu sefer sayıları ve yabancıların bu sayılardan aldıkları payların artışından görüyoruz.

Uluslararası karayolu taşımacılığında yüzde 70 - 80 Türk nakliyecisinin elinde olan pazar payı bugün yüzde 55 – 60’lara gerilemişse, bunun sebeplerinin araştırılması ve hataların düzeltilmesi gerekiyor.Genelde bakış açımız pozitiftir, bu senenin de talep, dış ticaret ve üretim, sanayinin kapasite kullanma oranlarına göre bakarsak, inşallah iyi olacağını ümit ediyoruz.

Tabii ki, Suriye pazarı kapanmasaydı, İran ile ambargo olmasaydı bu yıl için çok daha ümitli olacaktık. Avrupa’ya yönelik taşımalarda bir azalma olduğu doğrudur.

Ancak, konuya şöyle bakılması gerekiyor:
Dış ticaretimizde ithalatın payı yüksek. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı hâlâ düşük. Bu şekildeki yapısal dengesizlik bir problem olmaya devam ediyor, ama taşımacılar olarak ihraç ve ithal taşıma hacimleri büyüyor ise bizlerin de işleri büyüyor demektir. İş hacimlerinde toplamda bir daralma şu an söz konusu değil.
TİM’in açıklamalarına göre ihracatımızın ithalatı karşılama oranında iyiye doğru bir gidiş var. Dolayısıyla dış ticaret açığımızın yakın zamanda ihracat lehine döneceğini düşünüyoruz.

LH-Yabancı taşımacıların paylarının artmasının baskısı büyüyor mu?

ERKESKİN: Evet büyüyor. Zaten ülkelerin lojistik yapısına baktığımızda, o ülkelerdeki ana oyuncuların aynı zamanda global firmalar olduğunu görüyoruz.

Bu oyunculara yönelik sağlıklı verileri Türkiye’de henüz elde edemiyoruz. En sağlıklı verileri alan olarak havayolu operatörlerinde ulaşabiliyoruz. IATA sistemi altında kast sistemine bağlı oldukları için tüm veriler sağlıklı ve güvenilirdir.

IATA kayıtlarında bir ülkenin lojistik operasyonlarında oyuncuların paylarını net olarak görmek mümkün.Yine ciro bazında bu oyuncuların en büyük ilk 10 listesine bakıldığında bunların 5 – 6’sının yabancı sermeyeli, çok uluslu firmalar olduğu belli oluyor.Havayolu operatörleri bazında yaklaştığımızda DHL, DSV, Schenker, UTI’yi söyleyebiliriz.

İlk 10 arasında Türk firmaları olarak Mega Taşımacılık, Asav, Balnak, Mars Nakliyat’ı sayabiliriz.Türkiye’nin yarattığı dış ticaret hacmi, taşıma işleri organizatörlerini de dolayısıyla çok uluslu firmalar haline getiriyor. Organizatörler her ülkede ofis açıyor, o ülkelerle diğer ülkeler arasındaki operasyonlarda yer almaya başlıyorlar. Bu güzel bir gelişme, artarak devam etmesini ümit ediyoruz.10 yıl içinde Türkiye menşeli birden çok global lojistik firmasının çıkacağını ümit ediyoruz.

LH - Bilindiği üzere, Borusan ve BGL’nin 10 yıl içinde global 10 arasında olma iddiaları bulunuyor. Cevabınızı merak ediyoruz?

ERKESKİN: Neden olmasın. Lojistik hizmetler artık herkesin aynı zamanda organizatör olmasını gerektiriyor.

1986 yılında UTİKAD’ın kuruluşundan beri altını çize çize söylüyoruz: Taşımacılığın temeli organizasyondur.


Bugün gelinen noktada bunlar etle tırnak gibidir. Organizatör fiziki taşıyıcı olmadan yaşayamaz. Fiziki taşıyıcı da organizatör olmadan yaşayamaz. Global ekonomilerde ürünler artık banttan raflara kadar olan süreçleriyle yönetiliyorlar. Bütün bu süreçleri tek bir modla veya tek bir operatörle yönetebilmeniz mümkün değil. Bir ön karayolu taşıması gerektiren operasyonlar, arada denizyolu, havayolu ve demiryolunu da kapsayabiliyor. Bu arada depolama, gümrükleme, etiketleme, elleçleme ve dağıtım bir organizasyon işidir.Kaldı ki, bizim organizatörlerin çoğunun aynı zamanda taşıma araçları da var.2023 Türkiye hedefi global ilk 10 üzerine kuruldu. Dolayısıyla lojistikte de global ilk 10’da yer alan Türk firmaların doğması gerekecek.Toplam inşaat işleri, beyaz eşya ve tüketici elektroniği bazında bakıldığında belki de global ilk 10’a giriyoruz.

Bizim Türk sanayici ve ticaretçisinden beklentimiz şudur: Lojistik servislerini Türk firmalarına outsource ederlerse böylece global lojistik firmalarımız doğacak.Çünkü bizim beslendiğimiz kaynakları onlar üretiyor. Dış ticaret ve sanayi olmasa bizler de olamayız.

LH - Geçmiş 10 yılın Türkiye lojistik hizmet, kaynak yatırımı ve yönetimine bakıldığında doğru ve yanlış adımlar neler oldu?


ERKESKİN:

“TIR taşımacılığı olmadan taşımacılık yapmak çok zor”

Sektöre bir bütün olarak bakıldığında tüm yatırımlar kaçınılmazdı. Avrupa’nın en büyük ve en genç TIR filosuna sahip olmamız bir avantaj olmayı sürdürüyor. Şunu gözden kaçırmamamız lazım: TIR taşımacılığı olmadan taşımacılık yapmak çok zor.

Gerek yurtiçi, gerek yurtdışı, gerekse konteyner ve havayolu operasyonlarının öncesi ve sonrasında mutlaka bir karayolu taşımacılığı vardır. Dolayısıyla karayolu taşımacılığında çok güçlü olmamız gerekiyor.

Önleri kesilmesine karşın karayolu yatırımcısı büyük bir cesaret ve çabayla yılmadan ve bıkmadan çalışıyor, yatırımlarına devam ediyor. Filolarını yeniliyor veya büyütüyorlar.2000’li yıllarda ihtiyacı giderek artan depo ve antrepo yatırımlarıyla talebin büyük bir kısmı karşılandı. Lojistikte başarının yurtdışı merkezler de düşünülerek bir bütün olarak ele alınıp lojistik alt yapı ağının iyi yönetilmesiyle elde edilebildiğin artık herkes biliyor.Son 10 yıla bakıldığında özellikle havayolunda çok önemli başarılara imza atıldı. Bayrak taşıyıcımız THY, özelde MNG, AJT gibi isimler Türkiye’nin bölgesel avantajını kullanarak transit taşımacılığı çok geliştirdiler.

Lojistik imkanları doğru kullanılıp, iyi yönetildiğinde çok büyük başarılar elde edilebiliyor. Bugün THY kargo hacminin yaklaşık yüzde 55’ini 3. ülke transit yüklerinin oluşturması buna bir örnektir. THY bugünkü avantajlı konumunu biraz da kargo hizmetlerine borçlu.

THY’nin artık daha büyük gövdeli uçaklara yönelmesi ve uzun uçuşlar yapması bu avantajını daha da yukarı çekiyor. Yolcu uçağının gövdesiyle kargo da taşınabiliyor. Bu da lojistikte optimizasyonu, verimliliği arttırıyor.

Bu süreçte Türkiye üzerinde bir takım transit koridorları oluşmaya başladı. Türkiye bugün batıdan özellikle Kuzey Irak’a, Kafkaslar'a, Pakistan’a, Afganistan’a mal sevkiyatında önemli bir geçiş merkezi haline geldi. Bu sonuç, Türkiye’nin dış ticaretinin yanı sıra taşıma kapasitelerinin de büyük etkisiyle oluştu. Böylece Türkiye üzerinden üçüncü ülkelere de taşıma yapabilme kabiliyeti arttı. İşte Türkiye şimdi bu gelişmenin altyapısını geliştirmeli. Örneğin Atatürk Havalimanı’nın kargo tesisleri artık ihtiyacı karşılamıyor. Yıllardır bir kangrene dönüştü. 3 ülke kargo yüklerini bu altyapıyla Türkiye üzerine daha fazla ne kadar çekebiliriz ki?

“İyi çalışan lojistik altyapı ve organizasyon süreçleri bütünü bir ülkenin rekabet edebilirliğini de arttırıyor”

Bir AHL kargo tesislerinin yetersizliği, uzun bekleme süreleri. yüksek maliyetler, yüksek transit ve depolama ihtiyaçları doğuruyor ki, zaman Türkiye’nin zararına işliyor.
Bunun zararını ithalatçı ve ihracatçı çekiyor. İhracatçı dış pazarlardaki rekabet edebilirliğine darbe alıyor. İyi çalışan lojistik altyapı ve organizasyon süreçleri bütünü bir ülkenin rekabet edebilirliğini de arttırıyor.

İyi yönetilen bir tedarik zincirinin raftaki ürüne yüzde 12 fiyat indirimi olarak yansıdığı bilimsel olarak ispatlandı. Ülkelerin rekabetçiliği için de aynı mantık geçerlidir.İyi işleyen bir lojistik yapıyı kurduğumuzda Türkiye en az yüzde 10 tasarrufa geçecek,dış pazarlardaki rekabetçiliği artacak.

UTİKAD uzun yıllar lojistiğin bu yönüyle anlaşılması gerektiğinin mücadelesini verdi.Şimdi artık bu gerçek biliniyor. Türkiye’nin lojistik hizmetleri bütünüyle el alındığında; yasal dayanağı, uygulamaları, yönetimi ve fiziki yönüyle global süreçlere entegrasyonunda UTİKAD’ın çok büyük emeği bulunuyor.

FIATA gibi uluslararası çatı örgütlerde temsil edilme ve yönetiminde yer alabilme UTİKAD üyeleri sayesinde gerçekleşti. Turgut Erkeskin FIATA deniz çalışma grubunda faaliyet gösteriyor.

“UTİKAD amacına ulaştı, şimdi de sistemi optimize diyor”

Lojistiğin stratejik bir sektör olarak tanımlanıp algılanmasında büyük katkılarımız oldu.

Bakanlık UTİKAD’ı ECO ülkelerinin lojistik derneklerinin federasyonunu kurmakla görevlendirdi. UTİKAD’da bunun üzerine ECOLPAF adı altında bir organizasyona gitti. Dernekler de bu organizasyonu biliyor. Kamu sektörü de UTİKAD’ın önemine haiz oldu. Şöyle ki; eskiden sadece bir bakanlık tarafından bilinirken bugün Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Sanayi, Maliye ve Dış İşleri Bakanlığı bile bu konunun tarafı oldu.TOBB, İTO, TİM artık lojistiğe stratejik bir sektör olarak bakıyor. Çünkü uluslararası rekabet edebilirlikteki seviyemiz aynı zamanda lojistikteki seviyemizle paraleldi.


UTİKAD’ın kuruluşundan beri mücadelesi buydu. Lojistiği stratejik bir sektör olarak kabul ettirmek ve ona göre yasal, fiziki altyapılarını hazırlamaktı. Bunu başardığımızı görüyoruz.

Bu amacımıza ulaştık, ama mücadelemiz bitmedi. Şimdi de sistemi optimize ediyoruz.Nasıl mı? Kanunlarımızı, yönetmeliklerimizi, uygulamalarımızı bu sistemin doğru işlemesi yönünde yapılandırılmasına çalışıyoruz.

“C2 ve R2 belgesi sorunu çözüldü”

Bu anlamda sektörü baştan aşağı değiştiren en büyük adım Karayolu Yolcu ve Eşya Taşıma Kanunu’nun hazırlanıp uygulamaya alınması oldu.Yine belgelerin tanımlandığı gibi gerçekten de uygulanabilir olmalarını sağlamak için de büyük mücadeleler verdik. Hâlâ bir takım aksaklıklar devam ediyor. Üzerinde çalışıyoruz. Eminim yakında onlar da giderilecektir.

Taşıma işi organizatörü olarak R2 belgeleriyle faaliyet gösterilecekti, C2 belgeliler sadece sahip oldukları araçlarla taşıma yapabilecekler, bir başka firmanın aracını kullanacakları zaman bunu yapamayacaklardı. Bunun için bir geçiş süreci tanınmıştı. Bu geçiş süreci çerçevesinde C2’liler birbirlerinden araç alabiliyor, müşterilerine faturalandırabiliyorlardı. Bu artık bitti.

C2 belgesine sahip şirketler sadece kendi öz mal araçlarıyla taşıma yapabilecek, ona göre fatura kesebilecekler.Bundan böyle bir başka şirketin araçlarıyla taşıma yapabilmek için R2 belgesine sahip olmak gerekiyor.

Son yayımlanan 440 ton artı 10 birim, katar, araç şartı genelgesi ise C2 belgesi alma standardı, dolayısıyla sektöre girişi zorlaştırma amacı güdüyor. Bu da dorse artı çekici ile birlikte en az 20 araçlık filoyu gerektirecek.

Bireysel kamyoncu şu an zaten yasalarda uluslararası taşımalarda tanımlanmıyor. C2 belgesi sahibi firmalar üzerinden taşıma yapabiliyorlar.

“Taşıma işleri organizatörleri de özet beyan verebiliyor, uygulamaya geçildi”

Mevzuatta diğer yeni bir uygulamada da özet beyan oldu. Bu bizim için hayati önem taşıyordu.Taşıma işi organizatörlerinin özet beyanda yerlerinin ne olması gerektiğine dair çok önemli çalışmalar yapıldı. AB’deki mevzuata bakıldığında özet beyan (malın yüklenmeden önce beyan verilebilmesi) şöyle tanımlanmış: Taşıyıcılar, taşıma işini taahhüt edenler, yada bunların yetkilendireceği üçüncü şahıslar özet beyan verebilir. Taşıyıcılar ve taşıma işini üstlenenler veya taahhüt edenler denildiğinde bunların taşıma işi organizatörleri olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. ‘Taşıma işi organizatörleri bu işi taşıyıcılar üzerinden mi yapacak, yoksa zaten mevzuatın ruhundan gelen böyle bir yetkileri var mı diye’ geçtiğimiz aylarda bu konu Türkiye’de de tartışıldı. Sonuç olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı çok doğru bir karar alarak; taşıma işi organizatörlerinin taşıyıcıların müsaadesine gerek olmadan özet beyan verebileceklerini açıkladı. Bir geçiş sürecinin ardından 1 Ocak 2012’den itibaren denizyolunda, 1 Mart 2012’den itibaren de havayolu taşımacılığında, belirtilen sürelerde özet beyanlarımızı vermeye başladık.Bugün bazı aksaklıklar olmakla birlikte sistem işliyor. Aksaklıkların giderilmesi için de ayrıca çalışıyoruz.

Burada amaç sistemin hızlanması; teslimat sürelerinin azalması, maliyetlerin düşürülmesi, rekabet edebilirliğin artmasıydı ki, biz bunu başardık.

İşte bu bakış açısı içinde sistemi optimize etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de herkesin kendi alanından doğruları yapmasını sağlamamız gerekiyor.Özet beyan her ne kadar ekstra bir iş, bir yük olsa da işin gereği buna katlanılması gerekiyor.

Ordino üzerindeki problemler halloldu

Piyasada bir yanlış algı söz konusuydu. Ordino üzerindeki problemlerin çözüldüğünü düşünüyoruz. Yük veya eşya teslim belgesi olarak da tanımlanan Ordino sistemimiz bulunuyor. Bu sistem uzun yıllar gümrük müdürlüğünün kontrolü altında çalıştı. Bir malın gümrüklenmesi, gümrüklenmiş bir malın antrepodan alıp depoya, fabrikaya götürebilmek için ordinoya ihtiyaç duyuluyordu. Gümrük müdürlükleri bu ordinoyu görmeden işlem yapmıyordu. Yeni yönetmelikle Gümrük İdaresi dedi ki; ‘Ben artık ordino mekanizmasının dışındayım. Bu benim alanım değil.’ Buradan bir yanlış algı ortaya çıktı. Dendi ki, ‘Ordino kalktı.’ Hayır ordino kalkmadı. Gümrüğün ordino ilişkisi ortadan kalktı.

Dünyanın hiçbir yerinde gümrük ordinoyla ilişkili değildir. Konşimentodan kaynaklanan karşılıklı sorumlulukların bittiğini ve malların artık teslim edilebileceğini belgeleyen, antrepoya verilen bir talimattır.Taşıyıcı malı yurtdışında getirip gümrüklü antrepoya teslim eder, teslimat taşımanın oraya kadarki görevinin bittiği anlamına gelir, ama mal üzerindeki hakların bittiği anlamına gelmez.Taşıyıcı kendi adına depoya teslim eder, gümrüklü antrepo taşıyıcıya karşı sorumludur.


İthalatçı taşıma ile ilgili taşıyıcıya karşı yükümlülüklerini bitirdiğinde, konşimentoyu geri verdiğinde, ödemesi gereken navlun, avare, beklemeden, kısaca kontrattan doğan haklarına ilişkin ücretler sonlandığında taşıyıcı da ithalatçıya mal teslim belgesini verir. İthalatçı da gümrük işlemlerini de bitirdikten sonra gider bu belge ile depodaki malını çeker.

Yani, mal çekilmeden önce gümrük ve nakliyeci ile olan ilişkisi bitirilir. İşte kargaşa bu noktada doğmuştu. İnsanlar gümrük işin içinden çekilince ordino mekanizmasının kalktığını varsaydı.
Halbuki yeni sistemle ordino mekanizmasının tarafları doğru belirlenmiş oldu.Bu da sektörün en önemli sorunlarından birisiydi. Çözüldü.

'Taşıma işi organizatörlerinin modal tercihlerini etkileyen sebepler'

Taşıma işi organizatörleri açısından denizyolu, karayolu ve havayolu taşımacılığını birbirinden ayıran önemli farklar var.

Deniz ve hava araçları bir ülkenin sınırları içerisinde hareket etmiyorlar. Karayolu aracı bir başka ülkenin belli bir noktasında durmuyor, her yerine hareket ediyor. Dolayısıyla temel farklılıklar oluşuyor. Deniz ve havada varış noktası sınırlıdır, bunlara ilişkin uluslararası düzenlemeler belli ve Türkiye de taraftır. Dolayısıyla işler daha kolaydır.Deniz ve havayolunda varış terminalindeki kapasite yetersizlikleri, verimsizlikler, yüksek maliyetler, depolama alanı yetersizliği gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Hacim bazında taşımacılığın yüzde 80 – 90’ı, değer olarak da yüzde 45- 50’si zaten denizyolu ile yapılıyor.

Karayolunda, karayolu altyapı yetersizliği, gümrük kapılarında mal akışını sınırlayıcı sorunlar ve bunların yanı sıra kota ile yüksek yakıt maliyetleri bulunuyor.Üstelik bu sorunlar güzergahlara göre de değişiyor.Taşıma işleri organizatörleri olarak konteyner taşımacılığı her anlamda öncelikle tercihimizdir. Çünkü daha az sorunla karşılaşıyoruz.

'ABD pazarı ve lojistik yatırımlara bakış'

Herkes ABD’ye mal satmak istiyor. İhracatımızın önünde lojistik engel var mı iyi bakmak lazım. Oraya taşıma kapasitesi diye bir sorun yok. TURKON doğrudan sefer yapıyor. ABD’deki lojistik altyapı ihtiyaçları ve servisleri de rekabetçi ve çok gelişmiş. Bizim oraya gidip lojistik altyapı oluşturmamıza gerek yok. İhracatçı malını rekabetçi şartlarla tüketiciye ulaştırabilir.

Lojistikçi öncelikle ABD’nin hangi bölgesine ve hangi mal için gideceğini düşünmeli. Ama buna da ihtiyaç var mı, bunu da iyi düşünmeli.Diğer yandan Suriye, Güney Rusya’da, Afrika’da hemen lojistik merkezler deniyorsa, evet hemen kuralım.

'KDV istisnası sorunu da çözüldü'

KDV istisnası, UTİKAD olarak, aştığımız en önemli mevzuat sorunuydu diyebiliriz.UTİKAD’ın geçen yıl İzmir’deki üyeleri bazında gündeme geldi. Üzerine gittik ve sonuçta çözdük. Eski dernek yöneticimiz Müjdat Mandal, ‘bu sorunu çözen UTİKAD tarihine geçer’ demişti.

Avrupa Parlamentosu AB'nin vize yasasını değiştirmesini istiyor (ingilizce)

Avrupa Parlamentosu Temel Haklar, Adalet ve İçişleri Komisyonu 25 Nisan'da yaptığı oturumda Avrupa Birliği´ne girişlerde vize başvurusunda bulunmak zorunda olan ülke vatandaşları hakkındaki AB yasasının değiştirilmesi ile ilgili bir oylama gerçekleştirdi.

Schengen: internal border checks must be a last resort
Visa policy / Schengen

Schengen Treaty Member States may reimpose checks at internal borders in the event of a serious threat to their public policy or to internal security, for up to ten days, after which the decision to do so must be collective, says draft legislation as amended by the Civil Liberties Committee on Wednesday. In a separate vote on visa legislation, MEPs also backed a clause allowing the emergency reimposition of visa requirements for third country nationals crossing the EU's external frontiers.

The Schengen Treaty allows its Member States to reimpose checks at their shared borders: one clause, used 26 times to date, permits this in the event of "a serious threat to public policy or to internal security". This clause has been activated for international sports events, and more recently, after the Utøya massacre in Norway.

Rebuilding trust

It was the reimposition of checks at the Franco-Italian border, in April 2011 (at a time of heightened mistrust among Member States), that led to the proposed reform now before Parliament. The reform seeks to strengthen security mechanisms so as to restore trust in the Schengen area.

By approving a rapport by Renate Weber (ALDE, RO), with 47 votes in favour, 7 against and 2 abstentions, the committee gave her a mandate to negotiate with the Council.

Migration, as such, is not a threat to security

MEPs reiterate that "migration and the crossing of external borders by a large number of third-country nationals should not per se be considered a threat to public policy or internal security". They stress that reimposing border checks must remain an exceptional measure, and a last resort.

The report sets out several scenarios that might justify reimposing checks: in the event of a serious and imminent threat to public order or internal security, checks could be reimposed for up to six months. The initial text would have empowered the European Commission to take this decision, which is currently a matter for Member States.

MEPs would prefer it to remain a matter for Member States, but propose that the decision-taking process should be better-coordinated and more collegial.

In the event of an emergency requiring immediate action, a Member State may reimpose checks, on its own initiative, for up to five days.The committee inserted an amendment increasing this period to ten days.

Finally, in the event of "persistent, serious deficiencies" in a Member State's management of its portion of an EU external frontier, the Commission could decide that checks must be reimposed.

New rules allowing temporary suspension of visa waivers

The committee also approved a report by Agustín Díaz de Mera (EPP, ES), with 51 votes in favour, 3 against and 3 abstentions, on a proposal to insert a safeguard clause to allow the rapid, temporary suspension of visa waivers for third countries in emergencies.

MEPs describe this as a "mechanism for rapid, temporary suspension", and stipulate that this, too, may be used only as a last resort. In the event of a "sudden and substantial" increase in the number of third-country nationals staying illegally on a Member State's territory, or in the number of asylum requests rejected, and if this seriously affects the situation as regards migrants in the Member State concerned, then the European Commission may reimpose the visa requirement.

The proposal also seeks to strengthen the "reciprocity mechanism" which provides for the reimposition of visa requirements for the nationals of third countries that reimpose them for the nationals of a Member State.

Next steps

After this straw vote, the rapporteur will enter into talks with the Council, with a view to reaching a first-reading agreement.


--------------

Committee warns member states against meeting migration with border checks

Migration should not be used as a reason to reintroduce internal border checks in the Schengen area, according to the civil liberties committee (LIBE). Members voted on 25 April in favour of a report stating that internal border controls should be used as a last resort only. The report by Romanian Liberal-Democrat Renate Weber also calls on member states to consult with the Commission and other member states before taking any action. We asked Ms Weber to tell us more about it.

How do you feel about the result of the LIBE vote?

It is a very strong mandate for negotiating with the Council. I'm very pleased about this. The support is for this idea that we all cherish: free movement within the Schengen area and we want to preserve it. The LIBE committee made it very clear we don't want to allow other extraordinary circumstances but those that exist at the moment.For example, we will not agree with having migration considered as a threat to national security to allow the reintroduction of border controls. My colleagues also almost unanimously agreed with the idea of having this collective/community approach when deciding to reintroduce border controls, because member states will have to consult with the Commission and with affected member states when taking the decision.

Are you concerned that member states could unilaterally reestablish internal border controls to the detriment of the single market and EU citizens' freedom of movement unless the Commission draws up common guidelines?

It's not only what one member state believes, but also how it affects the other member states. This is why this type of community approach is so normal. We are in this together and we have to work together and consult before doing things.

If we convince the Council to go along with our lines, that means that in every circumstance a member state would be obliged to discuss it with the Commission and the other member states before taking any decision and see in fact if this is the most appropriate decision. The only exception is of course when there are unpredictable and unforeseen circumstances such as a terrorist threat. In such circumstance the member state has ten days to reintroduce border controls but afterwards it has to apply the same consultation procedure .

What sort of threat do you feel would warrant temporarily reintroducing internal borders?

We mentioned in the report that it has to be a serious and imminent threat. We don't want someone to take such a radical decision on the impression that something may arise. The reintroduction of border controls is the last resort. Normally member states should be able to handle all these situations within the normal democratic mechanisms.

Apart from the Parliament, the Council will also have to approve the Commission proposal on common rules on the temporary reintroduction of border controls at internal borders in exceptional circumstances

AB İçişleri Bakanları toplantısında sınır kontrolleri tartışması

Avrupa Birliği içişleri bakanları toplantısında sınır kontrolleri ele alındı. Alman ve Fransız içişleri bakanları belli hallerde sınır kontrolü yapılmasını istiyor.

Schengen Antlaşması’nı imzalayan 26 Avrupa ülkesinde vatandaşlar sınır kontrollerine tabi tutulmadan seyahat edebiliyor. Ancak önce Danimarka, ardından da Fransa ve Almanya'nın Schengen'e sınırlama getirilmesiyle ilgili çıkışları, EURO 2012'nin evsahibi ülkelerinden Polonya'nın, şampiyona sırasında sınır kontrolleri yapmayı planlaması "Avrupa'daki seyahat özgürlüğü kısıtlanıyor mu?" sorusunu da gündeme getirdi.

Alman ve Fransız bakandan mektup
Almanya ve Fransa içişleri bakanlarının Schengen kurallarını değiştirilmesine ilişkin olarak geçen hafta AB Dönem Başkanı Danimarka’ya sundukları mektup, Avrupa Birliği içişleri bakanları toplantısına damgasını vurdu. İki bakan mektuplarında, serbest dolaşımın uygulandığı Schengen Bölgesi içinde ülkelerin istisnai durumlarda 30 günlük sınır kontrolü uygulamasını yürürlüğe koyabilmesini istiyor. Bakanlar, Schengen ülkelerinden birinin sınırlarını korumakla ilgili üzerine düşen görevi yerine getirmemesi sonucu oluşan ‘yasadışı göç’ akınını da bu istisnalar içinde değerlendiriyor. Ayrıca bakanlar bu konuda karar yetkisinin Avrupa Birliği kurumlarında değil, bizzat ülkelerde olmasını istiyor. Şu anda Schengen Bölgesi’nde sınır kontrollerine ancak ‘terör' gibi ağır bir tehdit durumunda ya da ‘spor organizasyonları, önemli uluslararası toplantılar' gibi istisnai durumlarda izin veriliyor.

Yasadışı göç argüman mı?
Geçen yıl Arap baharının tetiklediği göç dalgası ve Danimarka’nın iç siyasi nedenlerle sınır kontrolleri uygulamaya başlaması üzerine yeni bir öneri hazırlayan Avrupa Birliği Komisyonu, Schengen ülkelerinden sınır kontrollerini azami beş günle sınırlandırılmasını istemişti. Komisyon, bu sürenin ancak diğer üye ülkelerin de onay verilmesi halinde uzatılabilmesi istiyor.

Avrupa Birliği Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström, “Bizim daha fazla Avrupa’ya ihtiyacımız var, daha azına değil” diyerek, uzun süreli sınır kontrollerinin ‘göç dalgası’ gerekçe gösterilerek uygulamaya konmasına karşı çıktı. Öte yandan Fransa içişleri bakanının Alman mevkîdaşı ile birlikte böyle bir öneriye imza atmış olması da, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesi sağ-muhafazakâr iktidarın seçmenlere yönelik hamlesi olduğu öne sürülerek eleştiriliyor. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, “Ne yazık ki popülizm rüzgârı Avrupa entegrasyonunun en önemli başarısı olan serbest dolaşıma kadar ulaştı” dedi.

Avrupa Parlamentosu kontrollere karşı
Bu konuda karar aşamasında söz sahibi olan Avrupa Parlamentosu ise Avrupa Birliği Komisyonu’nun önerileri ile pek çok noktada örtüşüyor. Avrupa Parlamentosu’nun Hrıstiyan Sosyal Birlik Partili üyesi ve içişleri uzmanı Manfred Weber şöyle konuşuyor: “Schengen Bölgesi, Avrupa adına büyük bir başarıdır. Vatandaşlar, sınır kontrollerinin kalkmış olmasının olumlu etkilerini kendi hayatlarında da hissediyorlar. Bu yüzden Avrupa Parlamentosu olarak biz, serbest dolaşım ilkesinin gelecekte de geçerli olması için elimizden geleni yapacağız. Sınır kontrollerinin yeniden uygulamaya konması ise ancak özel durumlarda, örneğin ağır suç teşkil eden bir vaka karşısında, terör durumlarında uygulanabilmeli. Ancak bu istisnalar, kaideye dönüşmemeli.”
"Amacımız kalıcı sınır kontrolü değil"

Öte yandan Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, amaçlarının kesinlikle kalıcı bir sınır kontrolünü uygulamaya koymak olmadığını söyleyerek önerilerini savundu. Alman bakan, serbest dolaşımın ortadan kaldırılmasının söz konusu olmadığını, ortaya attıklarını önerinin ‘son çare’ olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Friedrich ayırca, her ülkenin kendi güvenliğinden sorumlu olduğunun altını çizerek, sınır kontrollerine ilişkin olası kararın da ülkeler tarafından verilmesi konusundaki ısrarını da dile getirdi. Schengen Antlaşması’na ilişkin yeni düzenlemelerin haziran ayı sonuna kadar onaylanması bekleniyor. 26 Avrupa ülkesinde geçerli olan Schengen Antlaşması, sınır kontrolleri olmadan serbest dolaşıma olanak tanıyor

E-Başvuru Yapan Firmaların Dikkatine

İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na dönüştürülmesi ile birlikte daire başkanlıkları ve bağlı şube müdürlükleri ekte yer alan tablodaki gibi değişmiştir. Firmaların sistemde e-başvuru yaparken “Başvurular” bölümünde “Şube Adı” listesinden doğru birimi seçmeleri, başvurunun doğru yönlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Başvurunun gönderileceği birimin belirlenmesinde tablodaki bilgilerin yetersiz kaldığı durumlarda ilgili daire başkanlığı ile temasa geçilmesi önerilmektedir.

26 Nisan 2012 Perşembe

2012 Yılı Birinci Geçici Vergi Döneminde Uygulanacak Yeniden Değerleme Oranına İlişkin KVK Sirküleri Yayınlandı

2012 Yılı Birinci Geçici Vergi Döneminde Uygulanacak Yeniden Değerleme Oranına İlişkin KVK Sirküleri Yayınlandı.

Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan 25/04/2012 tarih ve 23 Sıra No.lu 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirkülerinde; 2012 yılı birinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranının % 3,05 (yüzde üç virgül sıfır beş) olarak tespit edildiğine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Söz konusu sirkülere aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

23 Sıra No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri
Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı
Tarih: 25/04/2012
Sayı KVK-23 /2012-2 / Yatırım İndirimi - 16
Kapsam
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri/23 Konusu : Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı
Tarihi : 25/04/2012
Sayısı : KVK-23 /2012-2 / Yatırım İndirimi - 16
İlgili olduğu maddeler :Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298 Gelir Vergisi Kanunu Geçici Madde 69
İlgili olduğu kazanç türleri : Ticari Kazanç, Zirai Kazanç

Yabancı Sermayeli Şirket ve İrtibat Bürolarının Bildirim Mükellefiyetleri

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu (R.G.:17/06/2003;25141) ve bu Kanun kapsamında çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği (R.G.: 20/08/2003;25205) gereğince, yabancı sermayeli şirket, şube ve irtibat bürolarının, 2011 yılı faaliyetleri ile ilgili bilgilerini söz konusu yönetmelik ekindeki formları doldurarak, gerekli belgelerle 31 Mayıs 2012 tarihine kadar Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü' ne göndermeleri gerekmektedir.
20.08.2003 tarih ve 25205 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanmış olan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği” nin;

1. Şirket ve Şubelerden İstenecek Bilgiler başlıklı 5 inci maddesi ile, Yabancı şirket ve şubelerinin, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü (Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü)’ne yapılacak bildirimleri ve süreleri açıklanmıştır.

Buna göre;

a) Kanun kapsamındaki Yabancı Sermayeli Şirketlerin yönetmelik ekinde yer alan "Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Faaliyet Bilgi Formu" nu (Ek 1) yıllık bazda doldurarak bilanço ve gelir tablosu ile birlikte en geç Mayıs ayı sonuna kadar,

b) Yabancı ortakların sermaye hesabına yaptıkları ödemeleri gösteren "Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Sermaye Bilgi Formu" nu (Ek 2) ödemeyi izleyen en geç 1 ay içinde,

c) Hisse değişikliklerini ise, "Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Hisse Devri Bilgi Formu" nun (Ek 3) hisse değişikliğini müteakip en geç 1 ay içinde,

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğüne bildirmeleri gerekmektedir.

2. İrtibat Büroları ise aynı yönetmeliğin 8 nci maddesi hükmüne göre;

a) Kuruluş izni ve değişikliklerini en geç 1 ay içinde

b) Geçmiş yıl faaliyetlerini ise, yönetmelik ekinde yer alan "İrtibat Bürolarının Faaliyetlerine İlişkin Bilgi Formu" nu (Ek 4) her yıl en geç Mayıs ayı sonuna kadar,

Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü' ne bildirmeleri gerekmektedir.

3. Kanun kapsamında olmayan yerli sermayeli şirketlerin bildirim yükümlülüklerinin doğması durumunda verilmesi gereken formlar:

Şirkete yabancı bir yatırımcının iştirak etmesi veya, şirketin yaptığı sermaye artışına şirket dışındaki bir yabancı yatırımcının iştirak etmesi suretiyle hisse devrinin gerçekleşmesi ve şirketin Kanun kapsamına girmesi halinde; Ek-3: "Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Hisse Devri Bilgi Formu" doldurulup, işlemin gerçekleştiği tarihi takiben en geç 1 ay içinde Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapılır.

Konuya ilişkin mevzuata aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.Benimle irtibata gecin lutfen CSG......

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu (286 KB)

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği (108 KB)

EK 1: Doğrudan Yabancı Yatırımlar için Faaliyet Bilgi Formu (33 KB)

EK 2: Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Sermaye Bilgi Formu (34 KB)

EK 3: Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Hisse Devri Bilgi Formu (35 KB)

EK 4: İrtibat Bürolarının Faaliyetlerine İlişkin Bilgi Formu (26 KB)

EK 5 (106 KB)

Ilgili birim davet...

REPUBLIC OF TURKEY

MINISTRY OF FOOD, AGRICULTURE AND LIVESTOCK

General Directorate of Food and Control

REQUEST FOR EXPRESSION OF INTEREST

FOR CONSULTANCY SERVICES

For Strengthening Veterinary Institutional Capacity for Strategic Planning,

Building Capacity for Economic Analysis of Zoonotic Diseases and Development

of an Inter-
Institutional ‘One Health’ Communication Strategy

IDF Grant (Grant No. TF-
TF098646)

The Republic of Turkey has received
a grant from the World Bank’s Institutional

Development Fund (“IDF”)
through the World Bank to finance the project Turkey: IDF

Grant for Strengthening Institutional Capacity for One Health Strategic Planning and

Economic Analysis Project.

The objective of the Project is to build the Recipient’s capacity for planning and making

decisions in relation to animal health services and public health systems for zoonotic

diseases through the application of analytical tools and processes. The Project consists of

the following parts: Part 1: Strengthening Veterinary Institutional Capacity for Strategic

Planning; Part 2: Building Capacity for Evaluation of the Public Health System; Part

3:Building Capacity for Economic Analysis of Zoonotic Diseases and Part 4:

Communication and Intersectoral Collaboration.

Parts 1, 3 and 4 of the Project shall be carried out through the Ministry of Food,

Agriculture and Livestock (MFAL) and Part 2 of the Project shall be carried out through

the Ministry of Health (MoH).

The estimated duration of services is 12 (twelve) months.

The Ministry of Food, Agriculture and Livestock General Directorate of Food and

Control (GDFC)
now invites eligible consultants to indicate their interest in providing the

services. Interested consultants must provide information indicating that they are qualified

to perform the services through submittal of the following information to GDFC:

1. Consultant Company shall have an experience in (i) economic assessments of

zoonotic disease in developing and middle income countries; (ii) assessing the

quality and efficiency of Veterinary Services; and (iii) communication

strategies

2. Consultant Company shall have an experience with the evaluation framework

and methods of the World Organization for Animal Health (OIE), including

the PVS pathway;

3. Consultant Company shall have personnel with expertise and experience in

economic analysis, strategic plan preparation and communication;

4. Consultant Company shall submit the list of references of institutions and

organizations with the names of contact persons, and the work completion

certificates from those institutions certifying that the company has completed its

task satisfactorily.

Consultants will be selected in accordance with the
Consultants’ Qualifications (CQS)

procedures set out in the
World Bank’s “Guidelines: Selection and Employment of

Consultants 04
by World Bank Borrowers” published by the World Bank in January 2011

(“Consultant Guidelines”)
.

Consultants may associate to enhance their qualifications. The “association”
may take the

form of a Joint Venture or a sub-consultancy. In case of a Joint Venture(JV), all members

of the JV will be evaluated jointly for the purpose of short listing and shall be jointly and

severally liable for the assignment and shall sign the contract jointly in case of award is

made to that JV group. Interested consultants should clearly indicate the structure of their

“association” and the duties of the partners and sub
-consultants in their application.

Unclear expressions of interest in terms of
“in association with” and/or “in affiliation with”

and etc. without indicating the status of the partnership and designation of the lead partner

may not be considered for short listing.

Interested consultants may obtain further information at the address below during office

hours, i.e. 09:00 to 17:30 hours (local time).

Expressions of interest must be delivered to the address below by .04/May/2012 till 17.30

(local time) hours by hand delivery, registered mail or courier service together with an

application letter including the necessary qualification documents, name, address, phone

and facsimile number of the company.

Applications sent by e-mail shall not be considered for short listing.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

(MINISTRY OF FOOD, AGRICULTURE AND LIVESTOCK)

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü

(General Directorate of Food and Control)

Hayvan Sağlığı
ve Karantina Daire Başkanlığı

(Department of Animal Health and Quarantine)

Eskişehir Yolu 9.km Kat 5 Salon 2

Lodumlu Ankara, Turkey

For information:

Phone: +90 312 258 75 00; 258 75 29

Facsimile: +90 (312) 258 75 21

E-mail:
nahit.yazicioglu@tarim.gov.tr ; nilgul.karslioglu@tarim.gov.tr;

Web site: www.gkgm.gov.tr

ÖTV hesaplanarak teslim edilen malların iadesi halinde yapılacak işlem ile ithalde gümrük idaresine TL olarak verilen teminatın çözümü


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)



Sayı
:
B.07.1.GİB.4.34.17.01-ÖTV15-401
31/01/2012
Konu
:
ÖTV hesaplanarak teslim edilen malların iadesi halinde yapılacak işlem ile ithalde gümrük idaresine TL olarak verilen teminatın çözümü.


 İlgide kayıtlı özelge talep formunda, firmanızca nakit teminat vermek suretiyle ithal edilerek, teslimi yapılan ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malların müşterilerinizce iade edilmesi halinde kesilecek faturada ÖTV hesaplanıp hesaplanmayacağı, ÖTV hesaplanması halinde firmanızca verilecek beyannamede indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile ithalde Türk Lirası olarak verilen teminatın, faturada verginin gösterilmesi, beyan ve teminat çözümü işlemlerinde farklılık meydana getirip getirmediği sorulmaktadır.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendinde, bu Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından tesliminin bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV'ye tabi olduğu, 3 üncü maddesinin (a) bendinde, mal teslimi hallerinde vergiyi doğuran olayın malın tesliminde meydana geleceği, 4 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendinde ise, ÖTV'nin mükellefinin bu Kanuna ekli (I) sayılı listedeki malları imal veya ithal edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan Kanunun 15 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında, (I) sayılı listede yer alan mallarla ilgili olarak bu malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya diğer nedenlerle matrahta değişiklik vuku bulduğu ya da yersiz veya fazla vergi hesaplandığı hallerde vergiye tâbi işlemleri yapmış olan mükelleflerin; bunlarla ilgili borçlandıkları ya da ödedikleri vergiler için değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve meydana geldiği dönem içinde düzeltme yapabilecekleri, bu vergiden mahsup edebilecekleri veya iade talebinde bulunabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

Konuyla ilgili olarak yayımlanan 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 14 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği ile değişik (15.1.2.) bölümünde, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi mallar dışında, malların iadesi, işlemin gerçekleşmemesi veya işlemden vazgeçilmesi durumunda, mallar alıcıya teslim edilmişse iade edilen malların ÖTV mükellefinin işletmesine girmesi, ÖTV tahsil edilmişse alıcıya iade edilmesi ve bu işlemlerin defter kayıtları ve belgelerde gösterilmesi şartıyla düzeltme işleminin; fazla veya yersiz tahsil edilen ÖTV'nin, bu durumun ortaya çıktığı döneme ait  beyannamede "İndirimler" bölümüne yazılması suretiyle yapılacağı, bu durumun ortaya çıktığı döneme ait beyannamede hesaplanan ÖTV olmaması veya hesaplanan ÖTV'nin indirilecek ÖTV'den az olması halinde, indirilemeyen ÖTV tutarının, vergi dairesine verilecek bir dilekçeyle bu dönemdeki veya gelecek dönemlerdeki vergi (ÖTV dahil) borçlarına mahsubu ya da nakden iadesinin talep edilebileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 16 ncı maddesinin 4 numaralı fıkrasında, (I) sayılı listedeki malların ithalinde ödenecek ÖTV'ye karşılık olmak üzere tutarı ve çözümüne ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığınca belirlenmek suretiyle teminat alınacağı hüküm altına alınmıştır. Teminatın alımına ve çözümüne ilişkin usul ve esaslara ilişkin açıklamalar ise 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 21 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği ile değişik (16.3) bölümü ile bu Tebliğe 9 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği ile eklenen (16.4.) bölümünde yer almaktadır.

Buna göre;

1- Firmanızca satışı yapılan ve ÖTV beyan edilerek ödenen malların alıcılar tarafından iade edilmesi halinde, malların iadesi ÖTV Kanununun 15/1 inci maddesi ve 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 14 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği ile değişik (15.1.2.) bölümünde açıklanan usul ve esaslar çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Bu düzenlemelerde iade edilen mallara ilişkin faturanın nasıl düzenleneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Diğer yandan iade işleminin sevk irsaliyesiyle yapılabileceği tabiidir.

2- ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan madeni yağlarla ilgili olarak ithalat aşamasında gümrük idaresine Türk Lirası olarak verilen teminatın çözümü işlemi, 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin "İthal Edilen Petrol Ürünlerinin Tesliminde Beyan Edilen ÖTV'ye Ait Bilgi Formunun (EK:12) Düzenlenmesi ve Gümrük İdaresince Alınan Teminatın Çözümü İşlemleri" başlıklı (16.4.) bölümünde belirlenen usul ve esaslar uyarınca gerçekleştirilecektir. Bu bağlamda gümrük idaresine nakit olarak verilmiş olan teminatlar ile banka teminat mektuplarının çözülmesi açısından ÖTV mevzuatı ile ilgili olarak herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Posta gümrük işlemleri

T.C.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Sayı :B.02.1.GÜM.0.06.10.01.00-153.18

Konu :Posta gümrük işlemleri



12.04.2012 / 09171

GÜMRÜK VE TİCARET BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE



Bilindiği üzere, Bakanlığımız Gümrükler Genel Müdürlüğü ile PTT Genel Müdürlüğü tarafından müştereken hazırlanan "Postada Gümrük ve Kambiyo Denetim Rehberi"nin 1 numaralı ekinde gümrükleme merkezlerinin listesine yer verilmiş ve söz konusu listede, yurt dışından gelen gümrüklü posta gönderilerinin gümrük işlemlerinin yapılacağı yerler, varış ve çıkış yerlerine göre gösterilmiştir.

Diğer taraftan, 22.12.2011 tarihli 28150 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/2474 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın Taşra Teşkilatında Düzenleme Yapılması Hakkında Karar ile gümrük ve ticaret bölge müdürlükleri ile bu bölge müdürlüklerine bağlı gümrük müdürlükleri kurulmuştur.

Bu çerçevede, yurt dışından gelen posta gönderilerinin gümrük kontrollerinin "Postada Gümrük ve Kambiyo Denetim Rehberi inin 1 numaralı ekindeki listeye göre yapılmaya devam edilmesi, Sinop varışlı gönderilerin gümrük kontrollerinin Samsun Posta İşleme Merkezi'nden yapılması uygun bulunmuştur.

Bilgi ve gereğini rica ederim.




Sefa EKİN

Bakan a.

Genel Müdür Yrd.







DAĞITIM:

Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri

AB dışı ihracat onay numarası

T.C.

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı :B.)2.0.GKG.0.D7.03.00-330-02 -

Konu :AB dışı ihracat onay numarası



06.03.2012 / 07708

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI



Avrupa Birliği (AB)'ne üye ve AB dışı ülkelere su ürünleri ihracatı yapacak olan su ürünleri işleme tesisleri Bakanlığımızca 5996 sayılı Kanun ve AB Direktifleri doğrultusunda belirlenmektedir.

AB'ne su ürünleri ihracatı yapmak üzere onaylanmış tesislerin listesi AB'nin resmi web sitesinde yayınlanmaktadır. Bu listelerde yer alan tesisler aynı zamanda AB dışı ülkelere de ihracat yapma hakkına sahiptirler. Bu listelerin dışında, sadece AB dışı ülkelere su ürünleri ihracatına izin verilen tesislerde Bakanlığımızca bir liste halinde belirlenmektedir.

Bu kapsamda, Avrupa Birliği Dışındaki Ülkeler İçin ihracat İzni Verilen Balıkçılık Ürünleri Tesis Listesi, Bakanlığımıza yapılan yeni başvuruların incelenmesi üzerine yeniden düzenlenerek ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.




Bakan a.

Prof. Dr.İrfan EROL

Genel Müdür Vekili



EKLER

1- Liste (1 Sayfa)



DAĞITIM:

Ekonomi Bakanlığı

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (Güm.Gn.Md.)







AB DIŞINDAKİ ÜLKELER İÇİN İHRACAT İZNİ VERİLEN SU ÜRÜNLERİ TESİS LSİTESİ
SIRA
TESİSİN ADI
ADRESİ
1
Akua Dem.Deniz Mah.Terz.Erğ.Üret.ve Paz.Ltd.Şti. Akua-Dem İşl.Gemisi
Nurosmaniye Cad. No:41 Çağlayan İSTANBUL
2
Alaeddin Konserve San.ve Tic.Ltd.Şti.
Tuğsayul Cad. 1. Aralık No:5 Gelibolu ÇANAKKALE
3
Bandırma Balıkçılık Gıda Nak.Soğ.Hava Tes.Akaryakıt Tur.San.Tic.Ltd.Şti.
Çatıköy Bandırma BALIKESİR
4
Camuzlar Su Ürünleri Tic.Turz.Ltd.Şti.
Balık Hali No:18-26 MERSİN
5
Ceyhan Balıkçılık İstihsal San.ve Tic.Ltd.Şti.
Çay Mah.5 Temmuz Cad. No:36 İskenderun HATAY
6
Dardanel Su Ürünleri Üretim A.Ş. Dardanel ( (Mahmutlu II)
Polaris İş Merkezi Ahi Evren Cad.No:1 Kat-10 Maslak İSTANBUL
7
Fatoğlu Balıçılık Fatoğlu Kardeşler-II Balıkçı Gemisi
Su Ürünleri Hali No:57 Kumkapı İSTANBUL
8
Gül Balıkçılık Nedim Güller
Muradiye Mah. Küçük San.Sit. 324/3 Sok. No:12 İskenderun HATAY
9
Güney Balıkçılık Ltd.Şti.
Havaalanı Karşısı Cihadiye Pınarlı ANTALYA
10
İstanbul Gıda San.ve Tic.A.Ş.
Mimar Sinan Köy Büyükçekmece İSTANBUL
11
Karşıyaka Dayı Balıkçılık Seh.mey.Nak.San.ve Tic.Ltd.şti.
Yeni San.Sit.1319 Sok. Bandırma BALIKESİR
12
Keban Alabalık Su Ürünleri Gıda Üret.Paz.San.Tic.A.Ş.
Değirmenbaşı Mah. Bezirgan Sok. No:6 Keban ELEZIĞ
13
Kemal Balıkçılık İhracat Ltd.Şti.Sinop/Dikmen Şubesi
Karaağaç köyü Dik Mevkii Güzelceçay Dikmen SİNOP
14
Kısmet Emel Balıkçılık Ltd.Şti.
Muradiye Mah. San.Sit. 324/1 Sok. No:17 İskenderun HATAY
15
Kul Balıkçılık Hazım KUL (Balıkçı Teknesi)
Karakapı Su Ürünleri Hali No:16 İSTANBUL
16
Luhay Balık Buz.İnş.Soğuk Hava San.Tic.Ltd.Şti.
Karaduvar Mah. 6598 Sok. No:44/A MERSİN
17
Lipardo Su Ürünleri Gıda Turz.Yat.İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.
Egemenlik Mah. 6153 S.No:3/Z-3 Işıkkent Bornova İZMİR
18
Manali Balıkçılık Denizcilik ltd.Şti.
Rumeli Feneri Dere Mah. Sarıyer İSTANBUL
19
Marina Denizvilik Fıda İnş.Pet.Sos.Hiz.San.Tic.Ltd.Şti.
Balı Hali No:22 MERSİN
20
Martaş Marmara Gıda San.İth.İmal ve Tic.A.Ş.
Kışla Cad. No:1 Kandıra KOCAELİ
21
Nesa Su Ürün.Tic.ve San.A.Ş.
Nesli Mah.Varyanı Cad.No:24 nardikza İskenderun HATAY
22
Nevzat Su Ürünleri İmalat ve Tic.Ltd.Şti.
Hadım Karayolu No:27 Ayazağa Şişli İSTANBUL
23
Polat Balıkçılık Gıda Mad.Rest.Soğ.Hava Dep.Nak. Ve Tic.Ltd.Şti.
Karaduvar Mah. 65121 Sok. No:2 MERSİN
24
Polatlar Deniz Ürünleri Pet.Turz.Nakliyat Baz.San.Tic.Ltd.şti.
Karaduvar Mah. 65121 Sok. No:27 MERSİN
25
Sadıklar Soğuk Hava Tes.ve Su Ürünleri Tic.Ltd.Şti.
Kendirli Mah.Dereboyu Sok. Çağlayan TRABZON
26
Sapanca Su Ürünleri İht.İhc.Tic.San.Ltd.Şti.
Hasanpaşa Mah.Bağdat Cad.Albay parselleri No:73 Kırkpınar Sapanca SAKARYA
27
Silo Tarım Su Ürünleri San.Tic.Ltd.Şti.
9 Eylül Cad.Seyrek Belediyesi Yanı Seyrek Menemen İZMİR
28
TSM Deniz Ürünleri San.Tic.A.Ş.Antalya Bölge Müdürlüğü
Ortadoğu Büyük Antalya Limanı Soğuk Marina Yanı ANTALYA
29
Uğurlu Deniz Ürünleri İmalat İhr.İth.
Vapur İsk.Sok.No:10/4 Ortaköy İSTANBUL
30
Alima Su Ürünleri ve Gıda San. Tic.A.Ş.
2. Organize San. Böl.2.Cad. No:17 MALATYA
31
Gözde Deniz ve Tatlı Su Ürün.Meyve Sebze Tic.San.Ltd.Şti.
Altınyüzevler Mah. 1323 Sk. Yeni San.St.No:3 Bandırma BALIKERSİR
32
BAKSU SuU Ürünleri Trz.Taş.Gıda Yaş Meyve ve Sebze San. Ve Tic.Ltd.Şti.
Süleyman Demirel Org.San.Bölg.114. Cad. No:1 Gümüşgün Gönen ISĞARTA
33
Şahingöz Su Ürünleri İth.İhrc.San.ve Tic.Ltd.Şti.
Şahinbey Köyü Kemer Beldesi Fethiye MUĞLA