30 Kasım 2012 Cuma

THY ve Air Canada, ortak uçuş anlaşması imzaladı

  
Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları ve Air Canada ortak uçuş anlaşması imzaladı. Her iki havayolunun müşterilerinin rahat ve kolaylıkla bağlantılı uçuş yapmasına olanak tanıyacak söz konusu anlaşma, 2013 yılının ikinci çeyreğinde hayata geçecektir. Air Canada’nın planladığı Toronto-İstanbul hattını destekleyecek anlaşma, Kanada hükümetinin onayını mütakip önümüzdeki yaz uygulamaya başlayacak.
 
Çin’in Shenzhen kentinde Star Alliance Üst Yöneticiler Toplantısı’nda söz konusu ortak uçuş anlaşması için Air Canada adına iyi niyet mektubunu imzalayan Air Canada CEO’su Calin Rovinescu yaptığı açıklamada; “Star Alliance’ta partnerimiz olan Türk hava Yolları ile bu anlaşmayı yapmaktan dolayı memnuniyetimizi ifade etmek isterim. Bu anlaşma ile müşterilerimize, tek bir güzergah üzerinden kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde İstanbul üzerinden Tüm Türkiye’ye, Orta Asya, Afrika ve Orta Doğu’ya ulaşma imkanı sunmuş olacağız. Kanada’nın güzelliklerini keşfetmek veya iş seyahatleri yapmak isteyen Türk Hava Yolları müşterilerini de geniş ağımızla hedeflerine ulaştıracak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Her iki havayolunun müşterileri Star Alliance ayrıcalığı ile iyi hizmet ve güleryüzlü konukseverlikle ağırlanacak, uçuş mili biriktirebilecek ve CIP salonlarından yararlanabileceklerdir ” dedi.
 
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil de imza töreninde yaptığı açıklamada; Air Canada ile ortak uçuş anlaşması yapmaktan dolayı oldukça memnunuz. Bu anlaşma, Türk Hava Yolları’nın yolcularına maksimum seyahat imkanı sunma hedefine uygun olarak müşterilerine her iki havayolunun geniş ağını ve kesintisiz hizmetinin keyfini birlikte yaşama olanağını sunacaktır. Ayrıca, Anlaşma’nın getireceği geniş ağ ile, yolcularımıza Toronto üzerinden daha fazla Kanada ve ABD iç hat noktalarına ulaşma imkanı sunulacaktır” dedi.
Ortak uçuş anlaşması kapsamında her iki taşıyıcı belirli uçuşlarda, ortak uçuş kodu koyacaktır. Böylece yolcular, bagaj kontrolü, uçuş kartı vb. konularda tek bir güzergahta ve tek bir havayolu ile seyahat ediyormuş gibi yararlanmaları sağlanacak.



29 Kasım 2012 Perşembe

Basitleştirilmiş gümrük hattı Rusya’da dondu, 80 tır kuyrukta

Rusya ve Türkiye arasında gümrüklerde hızlı çözüm öngören Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH) hattı Türk şirketin belge sorunları nedeni ile resmen durdu. Türkiye’den gelen 80’inin üzerinde tır Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Vnukova Havalimanı’nda gümrük işlemleri yaptırmak için 5 gündür bekliyor. Yoğun kar yağışı ile birlikte zorda kalan şoförler yetkililerden acil çözüm beklerken, tırlarda bulunan yaş meyve sebze ve diğer ürünlerin bozulmaya başladığı belirtiliyor.
resim tanımı girinGümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın yetkilendirdiği Favor şirket belge duzenleyemedigi için Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH) resmen durdu. İtilaftan dolayı BGH’den yararlanamayan yaş sebze-meyve ithalatçıları Türkiye’de bulunan Favor Trans Lojistik ve Taşımacılık Organizasyonu A.Ş.’yi suçluyor.
Türkiye Moskova Büyükelçiliği Gümrük Müşaviri Recai Şen ve Ticaret Müşaviri Hakkı Karabörklü durumu yerinde incelemek için TIR’ların toplandığı yere geldi. Müşavirler ithalatçılar ve şoförlerle görüşürken Vnuko Havalimanı yakınında bulunan BGH için sıraya dizilmiş yaklaşık 80 tırın gümrüklemeyi geçmek için sıra beklediği gözlendi.
resim tanımı girinTIR şöförü Murat Çetin üç gündür sıra beklediğini belirterek, daha önceki seferlerinde en fazla bir gün beklediğini dile getirdi. Domates yüklü olduğunu belirten Çetin, "Ben buraya geleli 3 gün oldu, gelirken hava güzeldi. Dünden bu yana aralıksız kar yağıyor ve gümrük de çalışmıyor. Gümrük çalışmayınca şoförler beklemek zorunda kalıyor, ne yemek ne tuvalet ihtiyacını giderebiliyor. Dört gün daha beklerse malın bozulma ihtimali çok yüksek." şeklinde yaşanan zorluklarla paylaştı.
resim tanımı girinYaşanan sorunun Türkiye’deki Favor şirketinden kaynaklandığını belirten ithalatçı Aviainvest şirketi Genel Müdürü Aleksandr Yegorov, Favor’un BGH’den yararlanmak için hazırlanan ‘Form A’ belgesini sunmadığı için TIRların gümrüklemeyi geçemediğini belirtti. Yegorov, “Favor şirketi elektronik ortamda BGH’ye sunulan ‘Form A’ belgesini bloke ediyor. Bunu Türk ihracatçılardan TIR başına istediği 200 dolar alamadığı için yapıyor. Türk ihracatçıları durup dururken 200 doları neden ödemeleri gerektiğini anlamadıkları için ödememede çok haklı. Bu uygulama tamamen Favor şirketinin keyfi bir uygulaması. İhracatçılar ile biz görüşüyoruz. Biz malın hazırlanmasında işlem yapıyoruz. Favor’un tek yapması gereken ‘Form A’ yı BGH’ye iletmesi. Bunu yapmıyor. Böylelikle Türk ihracatçılarının mallarının çürümesini sağlayarak şantaj yapıyor.” suçlamasında bulundu.
BGH’nin hükümetler arası protokol çerçevesinde kurulduğunu hatırlatan Yegorov, her hangi bir ticari şirketin tekel oluşturarak ‘Form A’ belgesini verme yetkisine sahip olması ve bundan para kazanmasının doğru olmayacağını belirtti. Rus ithalatçıya göre, aksi halde şu anda Vnukova’da yaşanan sorunlara benzer sorunların yaşanması kaçınılmaz olacak.
resim tanımı girinTürkiye Moskova Büyükelçiliği Gümrük Müşaviri Şen ise yaptığı değerlendirmede; “Anladığımız kadarıyla buradaki problem Türkiye’den sevk sırasında gerekli olan bazı evrakların eksik olması, özellikle ‘Form A’ eksikliğinden kaynaklanan bir bekleme sorunu.” dedi.
Yaklaşık 80-85 tırın beklediğini müşahede ettiklerini belirten Şen, "Türkiye’de bakanlığımız değişik formüllerle bu problemi çözme konusunda uğraşıyor. Sorunları not ettik. Gerek ithalatçılarla ilgili, gerek şu anda bakanlığımız tarafından basitleştirilmiş hattan sevk edilen eşyanın denetimi, veri girişiyle yetkilendirilen bir firmanın ortaya getirilen sıkıntıların üzerine bazı çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bunların da kısa sürede sonuçlanmasını ve bu bekleyen tırlarımızın bir an önce ihracatlarını gerçekleştirmesi ve gönderilmesini ümit ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
BGH’nin Türkiye ve Rusya arasında çok özel bir proje olduğunun altını çizen Gümrük Müşaviri, “Bu özel projenin sorunları değil, giderek güçlenen, giderek gelişen bir yapıyla devam etmesini arzuluyoruz. Rus tarafından da bu arzunun olduğunu biliyoruz, umuyorum bu problem kısa sürede çözümlenecektir ve basitleştirilmiş hat daha da gelişerek, güçlenerek devam edecektir.” dedi.

EUR.1/EUR.MED Dolaşım Belgeleri hk.

TOBB

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR

BİRLİĞİ

Tarih:

Sayı:0412/

Konu:EUR.1/EUR.MED Dolaşım

Belgeleri


EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI

GENEL SEKRETERLİĞİNE

CUMHURİYET BULV.NO:63 PASAPORT 35210



21.11.2012/24256


İlgi: (a) Adana Ticaret Odası’nda alınan 05.09.2012 tarih ve 3964 sayılı yazı

(b) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan alınan 13.11.2012 tarih ve 22761 sayılı yazı.



İlgili (a) da kayıtlı yazıda, Adana Ticaret Odası’na üye bazı firmalar tarafından ,EUR 1ve EUR.MED Dolaşım Belgelerinin üzerine, “akreditif gereği” veya “karşı firma istiyor” gibi gerekçelerle “Türkiye Kaynaklıdır - Origin of Turkey “ veya başka ülke kaynaklı olduğuna dair ifadelerin yazılarak onaylanmasının talep edildiği belirtilmiştir.Bu itibarla, EUR.1ve EUR.MED Dolaşım Belgelerinin 8 No.lu kutusuna ihraç edilen ürünün Türkiye veya başka bir ülke kaynaklı olduğunu gösteren ibarenin yazılıp yazılmayacağı konusunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı görüşü talep edilmiştir.


Bakanlıktan alınan ilgi (b) de kayıtlı yazıda, eşyanın tercihli rejimden yararlanması için belli bir ülke menşeli olduğunun ispatlanması amacıyla düzenlenen EUR.1 ve EUR.MED Dolaşım Belgelerinin 4.Nolu kutusunda eşyanın hangi ülke menşeli olduğunun açıkça belirtildiği ifade edilmiştir.


Yazıda devamla, söz konusu belgelerin 8 No.lu kutusunun “Sıra No,Kolilerin marka ve işaretleri,sayı ve türleri ; eşyanın tanımı” na ilişkin bilgiler için ayrılmış olduğu, hangi sebeple olursa olsun ,eşyanın menşeine dair ayrıca bir ibareye yer verilmemesi gerektiği belirtilmiştir.


Ancak Mısırlı ithalatçıların bu konuda ısrarlı olmaları halinde, konunun Mısır nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmasını teminen Bakanlığa iletilmek üzere, Odanıza gelebilecek benzer taleplerin Birliğimize yazılı olarak bildirilmesini rica ederim.


Saygılarımla,




Mustafa SARAÇÖZ

Genel Sekreter


27 Kasım 2012 Salı

Hintli Mahindra, Aston Martin'in %50 Hissesini Satın Alıyor

Hintli Tata Motors’un İngiliz otomobil markası Jaguar ve Land Rover’i satın almasından sonra, Diğer bir Hintli otomotiv devi Mahindra & Mahindra (M&M) lüks otomobil markası Aston Martin’in %50’lik hissesi için teklifte bulunmuştur. Sektör kaynaklarına göre anlaşmanın bu hafta içinde nihayetlendirilmesi beklenmektedir.

M&M, diğer teklif sahibi firma olan İtalyan girişim sermayesi şirketi Investindustrial’ın açık ara önündedir. M&M, %50’lik hisse için İtalyan şirketten daha yüksek teklif vermiştir. Investindustrial 200 milyon ile 250 milyon Pound (400 milyon Dolar) arasında teklifler sunmuştur.

Şu anda Aston Martin, firmayı 2007 yılında 479 milyon Pound’a Ford Motor’dan satın alan Kuveytli bir sermaye konsorsiyumunun elindedir.

2008 yılında Tata Motors Jaguar ve Land Rover’i Ford’dan satın aldığında, Jaguar Land Rover firması kurulmuştu.

Aston Martin, “Skyfall” adlı en sonuncusu da dahil olmak üzere 11 James Bond filminde kullanılmış bir otomotiv ikonudur.

Anti-Damping Soruşturması / Kanada

      
 
 
 
      T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü'nden alınan 23.11.2012 tarih ve 120009948 sayılı yazılarında; Kanada Gümrük Hizmetleri İdaresi (CBSA) tarafından, 14 Mayıs 2012 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Güney Kore, Tayland, Tayvan ve Umman'ın yanı sıra ülkemiz menşeli "Demir veya Alaşımsız Çelikten Kesiri Daire Şeklinde Olan Dikişli Borular” (7306.30 GTİP'inde yer alan) ithalatına yönelik bir anti-damping soruşturması başlatıldığı,
 
Ayrıca, Kanada makamları tarafından 13 Ağustos 2012 tarihinde yayımlanan bildirimle ihracatçı firmalarımıza %13 ile %84 arasında değişen oranlarda geçici önlem uygulanması kararı alındığı ifade edilmektedir.
 
Yazıda devamla, öte yandan, Ottava Ticaret Müşavirliğimiz 'den son alınan yazıya atfen; ilgili Kanada otoritesi tarafından Kanada'ya ülkemizden ihraç edilen soruşturma konusu ürünlerde ihmal edilebilir düzeyde damping marjı tespit edildiği bildirilmekte, bu kapsamda, ülkemiz menşeli ürünlere karşı yürütülmekte olan damping soruşturmasının kapatıldığı ve bugüne kadar alınan geçici vergilerin iadesine karar verildiği,
 
Bu çerçevede, ülkemiz menşeli ürünlerin Kanada pazarına ek bir anti-damping vergisi ödemeksizin girmeye devam edebileceği belirtilmektedir.

26 Kasım 2012 Pazartesi

AB'ye ''Karnesiz'' Taşımacılık Başlıyor

 
 
 
 
 
 
 
 
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, AB'ye yönelik karayolu taşımacılığını kolaylaştırmak adına uzun süredir taraf olmak için çalıştıkları Ortak Transit Sözleşmesi'nin, şartların sağlanmasıyla 1 Aralık'ta yürürlüğe gireceğini belirterek, ''Sözleşmeyle taşımacılarımız hem zamandan hem de paradan tasarruf edecek'' dedi.

Bakan Yazıcı, AB'ye üye 27 ülke ile İsviçre, Norveç, İzlanda ve Liechtenstein'ın aralarında olduğu Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinin karayolu taşımacılığında Ortak Transit Sözleşmesi'ne taraf olduklarını belirterek, bu sözleşmenin eşyanın gümrük ve vergilerinin askıya alınarak taşınmasını amaçladığını söyledi.

Sözleşmenin tarafı olmak isteyen Türkiye'nin uzun süredir yasal, teknik ve bilgi işlem altyapısı için gerekli şartları sağlamaya çalıştığını ifade eden Yazıcı, şu bilgileri verdi:

''Gerek Bakanlığımız bünyesinde gerekse AB Komisyonu ile yürütülen çalışmalar neticesinde Ortak Transit Sözleşmesi'nin katılım sürecini başarıyla tamamladık. Taşımacılarımız 1 Aralık'tan itibaren ülke olarak taraf olacağımız Sözleşme ile hem zamandan hem de paradan tasarruf edecek. Bu sözleşme, AB üyesi bir ülke gibi uygulamaya dahil olduğumuz ilk ve tek enstrüman olması nedeniyle de bizim için ayrıca önemli.''

-Daha az maliyetli transit beyanname dönemi

''Sözleşme sayesinde AB ve EFTA ülkelerine yönelik taşımalar, tır karnesi zorunluluğu olmadan ve daha düşük maliyetli teminatla yapılabilecek. Tır karnesi yerine, daha az maliyetli olan ve elektronik işlemlerle yürüyen transit beyanname olacak'' diyen Bakan Yazıcı, AB ile yapılan taşımacılıkta kullanılan yıllık yaklaşık 500 bin tır karnesinin dikkate alınmasıyla taşımacılığın sadece yüzde 50'sinin ''T1 beyannamesi'' ile yapılması halinde yılda 53 milyon avro tasarrufun sağlanacağını söyledi.

Bakan Yazıcı, sistemle beyanın kağıt nüsha yerine elektronik ortamda verilecek olmasıyla da kağıt tasarrufu sağlanmasının yanı sıra yaklaşık 4 milyon liralık belge maliyetinin ortadan kaldırılacağını vurgulayarak, ortak transit işleminin her adımının sistem üzerinde izlenebilmesiyle gümrük idarelerinin kaçakçılıkla mücadele kapasitelerinin de artacağını dile getirdi.

Sözleşmeyle, Berlin'den Ankara'ya yapılacak Ortak Transit İşleminde, araç ve eşyanın Berlin Gümrüğü'ndeki beyanname bilgililerinin Türkiye'ye giriş yapacağı gümrük ile Ankara Gümrüğü'nde de görülebilmesine imkan sağlandığını bildiren Yazıcı, böylelikle eşya için risk analizleri ve kontrollerinin daha araç Türkiye'ye gelmeden yapılabileceğini belirtti.

-Tır Karnesi

Tır Karnesinin uluslararası kara taşımacılığını dolayısıyla uluslararası ticaretin kolaylaştırılmasını sağlayan bir gümrük transit belgesi olduğunu belirten Bakan Yazıcı, eşyanın, tır karnesi himayesinde hareket noktasındaki gümrük idaresinden, varış noktasındaki gümrük idaresine kadar bir prosedür altında taşındığını ve bu prosedüre tır sözleşmesi kapsamında ''Tır taşıması'' dendiğini ifade etti.

Bakan Yazıcı, tır karnelerinin TOBB adına tır işlemlerini yürütmekle görevlendirilen odalar tarafından dağıtılmakta olduğunu belirtti.










 

22 Kasım 2012 Perşembe

Türkiye-Güney Kore Serbest Ticaret Anlaşması

    
 
 
    Ülkemiz ile Güney Kore Cumhuriyeti arasında 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankara'da imzalan Türkiye Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti ve Güney Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşması, Kore Meclisinde 22 Kasım 2012 tarihinde onaylanmıştır. Anlaşma TBMM'de onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.
 

Yabancı uyruklu kişilerin veri girişi yapabilmesi


 
T.C.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü

 

Sayı     : B.21.0.RKG.0.06.00.00-010.06.02

Konu    : Yabancı uyruklu kişilerin veri girişi yapabilmesi

 

GENELGE

(2012/11)

Karayolu taşımacılığı yapan yabancı uyruklu gerçek kişilerin Ülkemizde acentesinin bulunması durumunda Ortak Transit Programı (NCTS) ve BİLGE sistemine veri girişleri bu acenteler tarafından yapılabilmektedir. Ülkemizde  acentesi bulunmayan yabancı uyruklu taşıyıcılara kendi adlarına Ortak Transit Programı (NCTS) ve BİLGE sisteminde beyanda bulunabilmelerini  sağlayan  teknik  düzenlemeler tamamlanmıştır.

Bu kapsamda 29/08/2006 tarihli ve 26274 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3 Sıra No.lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliği hükümleri doğrultusunda vergi kimlik numarası veya 22/05/2010 tarihli ve 27588 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4 Sıra No'lu Vergi Kimlik Numarası Genel Tebliği ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümleri doğrultusunda yabancı kimlik numarası verilen yabancıların, söz konusu kimlik numaralarını gümrük idaresine ibraz etmeleri halinde, başvurdukları gümrük idaresince Ortak Transit Programı (NCTS) ve BİLGE sistemlerinde kendi adlarına beyanda bulunabilme yetkisi verilebilecektir.

Söz konusu yetki tüm gümrük idarelerinde kullanılabilecek olup, yetkinin geçerlilik süresi yapılacak işlemin niteliği dikkate alınarak gümrük idaresi tarafından belirlenecektir.

Diğer taraftan, TIR işlemleriyle ilgili olarak 31 Aralık 2010 tarihli ve 27802 sayılı (5. mükerrer) Resmî Gazetede yayımlanan Gümrük Genel Tebliği (TIR İşlemleri) (Seri No:1)’nde öngörülen hükümlere göre işlem yapılmaya devam edilecektir.

Bilgi ve gereğini rica ederim.

                                                           Ziya ALTUNYALDIZ

                                                                                                                          Bakan a.

                                                                                                                                   Müsteşar

DAĞITIM:

Merkez ve taşra teşkilatına

 

21 Kasım 2012 Çarşamba

Çin, Japonya ve Güney Kore STA Görüşmelerine Başladı

 
 
 
Kaynak : washingtonpost.com, 20.11.12


Çin, Japonya ve Güney Kore Ticaret Bakanları Salı günü yaptıkları açıklamada serbest ticaret anlaşması görüşmelerini başlattıklarını duyurdular. Bakanlar üçlü STA görüşmelerinin ilk turunun 2013'ün başında gerçekleştirileceğini belirttiler.

İran İthalat Kısıtlamalarında Değişiklik




  • İran Sanayi, Madenler ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı İran Ticareti Geliştirme Kurumu Başkan Yardımcısı Kiyomerse Fatullah Kermanşahi, İSNA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada 2500cc motor hacmine kadar olan arabalar ile birlikte cep telefonu ve bilgisayarların İran’a ithalatının serbest bırakıldığını belirtmiştir. Bu çerçevede haber kaynaklarında yer alan bilgilere dayalı olarak hazırlanan "İran-Sipariş Kaydı (İthalatı) Yasaklanan Ürünler Listesi" aşağıdaki linkte yer almaktadır.

  • İran-Sipariş Kaydı (İthalatı) Yasaklanan Ürünler Listesi
  •  
     
     
     
     
     
     

    20 Kasım 2012 Salı

    Anayasa Mahkemesi 640 Sayılı KHK İptali HK

                                 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

      Anayasa Mahkemesi, 3.6.2011 günlü, 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar verdi.

    İPTALİNE KARAR VERİLEN MADDE

    Gümrük ve Ticaret Denetmenliği
    MADDE 37/A- (Ek: 24/10/2011-KHK-661/9 md.)

    (1) Bakanlık taşra teşkilatında Gümrük ve Ticaret Denetmeni ile Gümrük ve Ticaret Denetmen Yardımcısı istihdam edilir.

    (2) Gümrük ve Ticaret Denetmenleri; en az dört yıllık lisans eğitimi veren ve yönetmelikle belirlenen fakülte veya yüksekokullar ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca onaylanan yabancı fakülte veya yüksekokullardan mezun olanlar arasından yapılan yarışma sınavı sonucuna göre mesleğe Gümrük ve Ticaret Denetmen Yardımcısı olarak atanırlar.

    (3) Bunlar en az üç yıl çalışmak kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar, durumlarına uygun Gümrük ve Ticaret Denetmeni kadrolarına atanırlar.

    (4) Gümrük ve Ticaret Denetmeni ile Gümrük ve Ticaret Denetmen Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yarışma sınavları, yetiştirilmeleri, yeterlik sınavları, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

    GTS kapsamında yapılan ithalatta



    T.C.
    GÜMRÜK ve TİCARET BAKANLIĞI
    AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
    Sayı    :B.21.ABD.0.02.0.02-722.04.S1
    Konu   :GTS kapsamında yapılan ithalatta
    ikame kanıtlayıcı belgeler.
     
    24.08.2012 / 4308
    DAĞITIM
    Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin 2001/3485 sayılı Karar’ın “Doğrudan Nakliyat”a ilişkin 22. maddesi hükümlerine göre, Faydalanan Ülke veya Türkiye Cumhuriyeti dışındaki ülkeler üzerinden nakledilen eşyanın GTS kapsamında tanınan tercihli rejimden yararlanabilmesi için yalnızca “transit ülkesi geçişini kapsayan tek bir sevk evrakı” veya “non-manipulation certificate” değil, bu belgelerin temin edilememesi halinde kanıtlayıcı diğer belgeler de gümrük idarelerimizce kabul edilebilmektedir.
    Bu çerçevede, GTS kapsamında tercihli rejimin uygulanmasına yönelik olarak menşe ülke ve çıkış ülkelerinin birbirinden farklı olduğu hallerde BİLGE sisteminin otomatik olarak izin vermemesinin yerinde olmadığı; ancak sistemin yukarıda atıfta bulunulan belgelerden birinin ibrazının gerektiği yönünde uyarı vermesinin ve bu durumda ibraz edilecek belgenin uygun olup-olmadığının her durumda ilgili gümrük idaremizce ayrıca değerlendirilmesinin uygun olacağı görüşümüz, Gümrük Genel Müdürlüğü ile Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğünce de paylaşılmıştır.
    Bunu üzerine, BİLGE Sisteminde var olan; ithalatta beyanname veri girişinde, GYÜ Uluslar arası Anlaşma Kodunun seçilmesi ile menşe ülke ve çıkış ülkesinin birbirinden farklı beyan edilmesi durumundaki kontrol işlemi (yükümlünün tescil alamaması), Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’na muhatap 17.04.2012 tarihli ve 2772 sayılı yazısıyla kaldırılmıştır.
    Böylece, yükümlüsünce ithalatta GYÜ Uluslar arası Anlaşma Kodunun seçilmesi ile menşe ülke ve çıkış ülkesinin birbirinden farklı olarak beyan edilmesi durumunda, yükümlüye 4274 numaralı mesaj: “[GYÜ] Uluslar arası Anlaşma Kodu seçmiş olmanıza rağmen, menşe ve çıkış ülkelerini birbirinden farklı beyan ettiniz. Bu durumda 2001/3485 sayılı B.K.K. nın 22.maddesinde belirtilen belgelerden birinin [Transit ülkesi geçişini kapsayan tek bir sevk evrakı veya İşlem Görmemişlik Belgesi (Non-manipulation Certificate) yahut bu belgelerin temin edilmemesi halinde kanıtlayıcı diğer belgeler] ibrazı gerekir.” ve muayene memuruna 4273 numaralı mesaj: “(Dikkat Yükümlü tarafından [GYÜ] Uluslar arası Anlaşma Kodu seçilmiş olmakla birlikte, menşe ve çıkış ülkeleri birbirinden farklı beyan edilmiştir. Bu nedenle 2001/3485 sayılı B.K.K. nın 22. maddesinde belirtilen belgelerden birinin [Transit ülkesi geçişini kapsayan tek bir sevk evrakı veya İşlem Görmemişlik Belgesi (Non-manipulation Certificate) yahut bu belgelerin temin edilmemesi halinde kanıtlayıcı diğer belgeler] ibrazı ve uygunluğunun kontrolü gerekir.” uyarısının gelmesi ve bu durumda 2001/3485 say. B.K.K.nın 22.maddesinde belirtilen belgelerden biri olarak 0818 numaralı dokümanın da yine sistem tarafından referans belge olarak verilmesi sağlanmıştır.
    Yukarıda belirtilen 0818 numaralı doküman kapsamında “Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin 2001/3485 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı”nın 22 nci maddesinin ikinci bendinin (c) fıkrası uyarınca, doğrudan nakliyat kuralının yerine getirildiğini gösteren “ikame kanıtlayıcı belge” olarak kabul edilebilecek türde belgelerin neler olduğu, her bir ithalat işleminde ithalatın özelliğine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu çerçevede, AYGAZ A.Ş.nin talebi neticesinde firma temsilcilerinin katılımıyla 22.05.2011 tarihinde Genel Müdürlüğümüzde, firmanın GTS kapsamında Ukrayna üzerinden Kazakistan’dan yaptığı ithalat işlemleri nedeniyle yaşadığı sorunların görüşüldüğü bir toplantı yapılmıştır.
    Toplantıda firma yetkililerince, AYGAZ A.Ş.nin Kazakistan’dan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) rejimi kapsamında Form A menşe belgesi eşliğinde Türkiye’ye LPG ve Propan cinsi eşya ithalatı yaptığı, Türkiye-Kazakistan arasındaki taşımacılığın Kazakistan-Ukrayna arasında demiryoluyla ve Ukrayna-Türkiye arasında ise sadece araç değişikliği yapılmak suretiyle gemiyle gerçekleştirildiği, ancak Ukrayna Gümrük İdaresinden “Nan-Manupulation Certificate” alınamaması nedeniyle eşyanın Türkiye’ye ithali sırasında GTS kapsamında tavizli rejiminden faydalanamadığı belirtilmiştir.
    Firma tarafından sunulan belgelerin incelenmesi sonucunda belgelerin “Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin 2001/3485 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı”nın 22 nci maddesinin ikinci bendinin (c) fıkrası uyarınca doğrudan nakliyat kuralının yerine getirildiğini gösteren “ikame kanıtlayıcı belge” olarak kabul edilebilecek türde belgeler olduğu anlaşılmıştır.
    Bu çerçevede, söz konusu eşyanın GTS çerçevesinde Ukrayna üzerinden Kazakistan’dan yalnızca anılan firma tarafından ithalatı esnasında İsdemir, Aliağa, Samsun, Beylikdüzü ve Körfez Petrokimya Gümrük Müdürlüklerimizde gerçekleştirilen işlemlerinde tercihli rejimden yararlanabilmesini teminen, her bir sevkiyata ilişkin olarak örnekleri ekte yer alan;
    -Eşyanın Kazakistan’dan ihraç edilirken Kazakistan Gümrüklerince onaylanan ihraç belgesi, taşıma belgeleri ve Form.A belgesinin,
    -Eşyanın Ukrayna’ya girişi ve Ukrayna Gümrüklerince gümrük gözetiminde geçici depolamaya kabul edilmesi sırasında tutulan onaylı kayıtların/belgelerin,
    -Eşyanın Ukrayna’da gümrük gözetiminde geçici depolamadan çıkartılarak gemiye yüklenmesine dair Ukrayna Gümrük İdaresince onaylanan kayıtların/belgelerin ve taşıma belgelerinin,
    -Bu işlemler sırasında Ukrayna Gümrük İdaresince yetkilendirilmiş özel denetim firması raporlarının,
    -Eşyanın gümrük idarelerine sunulması esnasında işlem gören ve onaylanan belgelerin
    tamamının ibraz edilmesi ve ilgili diğer tüm koşulların karşılanmış olması kaydıyla, GTS kapsamındaki tercihli vergi oranlarından yararlandırılması gerekmektedir.
    Bilgileri ve gereğini rica ederim.
     
    Hasan KÖSEOĞLU
    Bakan a.
    Genel Müdür
    EK:
    Belge örnekleri (takım)
     
    DAĞITIM:
    1- EGE Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü
    2- Orta Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü
    3- İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü
    4- Doğu Marmara Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü
    5- Doğu Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü
     
     

     

     

     

     

     

     

    Cem Sinan Güzel


     

    19 Kasım 2012 Pazartesi

    İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun Getirdikleri

    İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun Getirdikleri
    İş sağlığı ve güvenliği kanunu ile herkes sağlık ve güvenle çalışacak.
    Kamu ve özel sektörde çalışan herkes kanundan yararlanabilmektedir. Kişinin bulunduğu işyerindeki çalışan sayısı ve işyeri türü kanundan yararlanmasına engel olmayacaktır. Kanun aynı zamanda çırak ve stajyerler için de geçerlidir. Her çalışan, iş Sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanacak ve bütün işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturulacaktır.
    İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için yeni bir sistem uygulanacak.
    İş sağlığı ve güvenliğinin işyerlerinde benimsenmesi, yönetilip uygulamaya konulması ve sürekli gözden geçirilmesiyle sağlanacak bir sistem oluşturulmuştur. En iyi koşullar hedeflenerek, işyerlerinin mevcut durumunun iyileştirilmesi ve devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu sistemin işleyişinde işverenin ciddi sorumlulukları vardır.
    Her işyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği profesyonelleri görevlendirilecek.
    İş sağlığı ve güvenliği konularında işverene en büyük desteği İSG profesyonelleri sağlayacaktır. İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, özel eğitim görmüş, mesleki yeterlilikleri güvence altına alınmış, iş sağlığı ve güvenliği alanında yetkinleşmiş kişilerdir. Özel sektörde olduğu gibi kamu kurum ve kuruluşlarında da iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirme zorunluluğu getirilmiştir.
    İşverene iş sağlığı ve güvenliği hizmeti için alternatif çözümler sunuluyor.
    İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işyeri bünyesindeki İSG profesyoneli tarafından sağlanması gerekmektedir. Ancak işyerinde İSG eğitimi alarak bu görevi üstlenecek uygun vasıflara sahip bir personel bulunmaması halinde bu hizmet ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden sağlanarak da yerine getirilebilecektir.
    İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin tam süreli görevlendirilmesi gereken işyerlerinde, işveren, 'İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi' kurmakla yükümlüdür. Gerekli şartları taşıması durumunda, işverenin kendisi de iş sağlığı ve güvenliğihizmetlerinin bir kısmını üstlenebilecektir.
    İSG profesyonelleri büyük bir sorumluluk üstleniyor.
    İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin temel görevi, işyerindeki tehlikeleri ve bu tehlikelerden doğabilecek riskleri ortaya çıkartarak, alınması gereken tedbirleri belirlemektir. İş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunan kuruluşlar ve İSG profesyonelleri, işverenlere karşı sorumludur. Bu sorumluluktan dolayı İSG profesyonelleri, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hususları işverene iletmek ve işverence uyulmayan hayati tehlike arz eden riskleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bildirmek ile yükümlüdür.
    Risk değerlendirmesinin yapılmaması işi durdurma sebebi oluyor.
    Genç, yaşlı, engelli, gebe, emziren çalışanlar ve kadın çalışanlar gibi öncelikli grupta yer alan çalışanların durumunun risk değerlendirmesinde özellikle dikkate alınması sağlanmış ve alınan önlemlerin çalışanlara uygun olma zorunluluğu getirilmiştir.
    Buradan yola çıkarak, çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal, yapı işleri ve tehlikeli kimyasallarla çalışılan sektörler veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmaması işi durdurma sebebi sayılacaktır.
    Bakanlık, küçük işletmelere destek oluyor.
    Kamu kurumları hariç 10'dan az çalışanı olan ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin, ekonomik sürdürülebilirliklerinin sağlanması amacıyla, İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde, Bakanlık maddi destekte bulunacaktır.
    Çalışanlar sağlık gözetiminden geçmeden işe başlayamıyor.
    Çalışanlar için riskli durumların belirlenebilmesi, hassasiyetlerin saptanması ve alınacak önlemlerin bu doğrultuda oluşturulabilmesi için tüm çalışanların sağlık gözetimine tabi tutulmaları gerekmektedir. Bu yükümlülüğün maliyeti işveren tarafından karşılanacaktır. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacak olanlar ise yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamayacaklardır.
    İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıtları etkin ve güncel oluyor.
    İşverenler, tüm iş kazaları ve meslek hastalıklarının kaydını tutmak, gerekli incelemeleri yaparak rapor hazırlamak ve son dakika önlenmiş olayların dahi değerlendirmesini yapmak ile yükümlüdür. Böylece yaşanan olumsuz deneyimlerin tekrarlanmaması ve oluşabilecek zararların önüne geçilmesi sağlanacaktır.
    İşyeri hekimi ve sağlık görevlileri tarafından meslek hastalığı ön tanısı konulan vakalar, yetkili sağlık birimlerine sevk edileceklerdir. İş kazası ve meslek hastalıkları artık sadece sosyal güvenlik kurumuna bildirilecektir. Yetkili sağlık birimleri ise iş kazaları ve teşhis koydukları meslek hastalıklarını 10 gün içinde sosyal güvenlik kurumuna bildireceklerdir.
    Tüm işyerleri acil durumlara karşı hazırlanıyor.
    İlkyardım, yangınla mücadele, kişilerin tahliyesi, ciddi ve yakın tehlikeyle karşılaşılması gibi durumlar için önceden planlama ve hazırlık yapılması işyerlerinin yükümlülükleri arasındadır.
    Bu yükümlülükle birlikte, hayati ve özel tehlike bulunan yerlere yeterli bilgi ve talimatı olmayan çalışanların girmemesi için de gerekli tedbirlerin alınması sağlanmış ve oluşabilecek kayıpların önüne geçilmiştir.
    İş sağlığı ve güvenliği, çalışanların katkı ve katılımıyla sağlanıyor.
    İş sağlığı ve güvenliği için yapılacak faaliyetlere çalışanların aktif katılımının sağlanması en önemli konular arasındadır. Çalışanların olası tehlikelerin belirlenmesi ve risk değerlendirmesi çalışmalarında yer almaları ve alınacak önlemlerle ilgili öneri geliştirmeleri sağlanarak, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği şartlarının iyileştirilmesi amaçlanmıştır.
    Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği için bilgi ve eğitim ile donanıyor.
    İşveren, tüm çalışanlarını iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgilendirmekle yükümlüdür. İş ya da işyeri değişikliği, uzun süreli izin, kullanılan donanım ya da malzemelerin değişikliği ardından, yeni çalışma koşullarına yönelik olarak çalışan eğitim alacak ve düzenli aralıklarla bu eğitimler tekrarlanacaktır. Aynı zamanda tüm çalışanlar, işyerinde karşılaşabilecekleri her durum hakkında olduğu gibi, hak ve sorumlulukları ile ilgili de bilgilendirilecektir.
    Çalışanlar için bir başka zorunlu eğitim ise mesleki eğitim olarak belirlenmiştir. Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde çalışacak olanların, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgelemeleri şart olmuştur. Böylece iş sağlığı ve güvenliği, mesleki eğitimle de desteklenmiştir.
    Eğitim maliyetlerinin çalışana yansıtılmaması ve eğitim süresinin iş süresinden sayılması sağlanmıştır.
    Çalışanlara, çalışmaktan kaçınma hakkı doğuyor.
    Çalışanların; verilen talimatlara uymak, kişisel koruyucu donanımları doğru kullanmak ve işbirliği yapmak gibi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yükümlülükleri düzenlenmiştir.
    Ciddi ve yakın tehlikeyle karşı karşıya kalma ve talep edilmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda çalışanlar, çalışmaktan kaçınma hakkına sahip olmuşlardır. Çalışanın, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmadığı dönemin ücretini alması ve gerek kanunlardan gerek ise iş sözleşmelerinden doğan haklarının kısıtlanmaması sağlanmıştır.
    İş sağlığı ve güvenliği için bir çalışan temsilcisi görevlendiriliyor.
    İşyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği için işverene önerilerde bulunacak, gerekli tedbirlerin alınmasını istemek gibi konularda işyerindeki tüm çalışanlarla işveren arasındaki iletişimi sağlayacak bir iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisi görevlendirilecektir. Çalışan temsilcisi, çalışanlar arasında yapılacak seçimle veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla belirlenecektir.
    Ulusal İSG Konseyinin kuruluş esaslarıyla hareket başlıyor.
    İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika ve stratejilerin belirlenmesi için çalışacak kamu ve sosyal taraflardan paydaşları bir araya getiren ve salt çoğunluk ile karar verilerek tüm tarafların fikirlerinin yansıtılması sağlanan Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin çalışma esasları kanuni dayanağa kavuşturulmuş ve konsey üyeleri belirlenmiştir.
    İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturuluyor.
    İş sağlığı ve güvenliği kurulları; elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla devamlılığı olan işlerin yapıldığı tüm işyerlerinde oluşturulacaktır.
    Asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin bulunduğu işyerlerinde oluşturulacak kurul ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre işveren, kurul tarafından alınan iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun kararları uygulamakla yükümlüdür.
    İşyerlerinin toplu halde bulunduğu yerlerde iş sağlığı ve güvenliği koordinasyonu sağlanıyor.
    Aynı işyerinde birden fazla işveren olması durumunda veya birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri gibi yerlerde işyerleri arasında koordinasyon sağlanması zorunlu hale getirilmiştir. Bu zorunlulukla, her bir işyerinin kendi sağlık ve güvenliğini sağlamasının yanında bu işyerlerinin birbirlerini etkileyebilecek unsurlara sahip olma olasılığı göz önünde bulundurularak, bu konularda ortaklaşa hareket etmelerine olanak tanınmıştır. Birden fazla işyerinin bulunduğu yerlerde koordinasyon görevinin yönetim tarafından yerine getirilmesi sağlanmış ve uygulamaya netlik kazandırılmıştır.
    Kanunla uyumsuz davranışlara idari para cezası uygulanıyor.
    Kanunun doğru ve etkin uygulanıp uygulanmadığının kontrolü için gerçekleştirilecek olan teftişler, bu teftişlerde görev alacak kişiler ve işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında yapılacak olan ölçüm, inceleme, araştırma faaliyetlerine ilişkin hususlar düzenlenmiştir.
    Bu faaliyetler sonucunda belirlenen, kanundaki hükümlere aykırı davrananlara uygulanacak idari para cezaları da netlik kazanmış ve caydırıcı hale gelmiştir.
    Hayati tehlike tespitinde işyerlerinde işin durdurulması sağlanıyor.
    Hayati tehlike tespitinde işyerlerinin bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında işin durdurulması hükmü getirilmiş ve böylece işyerinin tamamen kapatılmasıyla yaşanabilecek mağduriyetler giderilmiştir. Çalışanların işin durdurulmasından dolayı işsiz kalması halinde ücretleri korunarak mesleklerine uygun başka bir işe verilmesi veya ücretlerinin ödenmesi işverenin yükümlülüğünde olacaktır.
    Büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerleri için işletme kurulmadan tedbir alınıyor.
    Büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerlerine, işyerinin büyüklüğüne göre büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporunun işletmeye başlanmadan önce hazırlanması yükümlülüğü getirilmiştir. Böylece muhtemel endüstriyel kazaların engellenmesine yönelik önleyici çalışmaların yapılması ve kaza gerçekleştiğinde meydana gelebilecek büyük ölçekli kayıplardan korunması sağlanmıştır
    Kaynak:www.csgb.gov.tr

    18 Kasım 2012 Pazar

    40 soruda İş Kanunu'ndan doğan tazminat haklarımız.

    KIDEM TAZMİNATI
     
    1-Kıdem tazminatı nedir?
    İşyerinde en az bir yıl süre ile çalışan işçiye kanunda belirtilen diğer koşulları da sağlaması durumunda işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesi devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında ödenen tazminata kıdem tazminatı denir.
    2-Kıdem süresi nasıl hesaplanır?
    İşçilerin kıdemleri, iş sözleşmesinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler
    dikkate alınarak hesaplanır.
    3-Kıdem tazminatına hak kazanma koşulları nelerdir?
    4857 sayılı İş Kanunu'na tabi işçilerin iş sözleşmelerinin:
    1. İşveren tarafından bu Kanunun 25 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
    2. İşçi tarafından bu Kanunun 24 ncü maddesi uyarınca,
    3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,
    4. Bağlı bulundukları kanunla kurulmuş olan kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
    5. 506 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde, işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
    Örnek: 01.01.2010 tarihinde evlenen kadın işçi en geç 31.12.2010 tarihine kadar evlenme nedeniyle işten ayrılmak için işverenine başvurmalıdır.
    Örnek: Emekli olabilmek için sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısını tamamlamış ancak yaştan dolayı bekleyenler sosyal güvenlik kurumundan bu durumlarını belgeleyen yazı alıp işverenlerine vermek suretiyle kıdem tazminatlarının ödenmesini işverenden talep edebilirler.
    4-İşçi ve işveren yönünden iş sözleşmesini ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık sebebiyle derhal fesh etme koşulları nelerdir?
    İşçi yönünden ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri sebebiyle işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı şunlardır:
    a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler
    vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa,
    b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa,
    c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa,
    d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa,
    e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
    f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa, işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini fesh etme hakkı doğar.
    İşveren yönünden ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri sebebiyle işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı şunlardır:
    a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması,
    b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması,
    c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması,
    d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi,
    e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması,
    f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi,
    g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi,
    h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi,
    ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması,
    durumlarında işverenin haklı nedenle iş sözleşmesini fesh etme hakkı doğar.
    5-Kısmi süreli çalışanlar kıdem tazminatı alabilirler mi?
    Kısmi süreli(part-time) çalışan işçilerde tam süreli çalışan işçiler gibi gerekli koşulları sağlamaları durumunda kıdem tazminatına hak kazanabilirler.
    6-Hayatını kaybeden işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı ödenir mi?
    Ölen işçinin mirasçıları mahkemeden mirasçı olduklarını gösteren kararı alıp işverene vermek suretiyle ölen işçinin kıdem tazminatını alabilirler.
    7-İşyeri devirlerinde kıdem tazminatından kim sorumlu olur?
    İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/7/1975 tarihinden itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur.
    Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 12/7/1975 tarihinden evvel işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur. İşyerleri devrinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6ncı maddesi hükmü de uygulanabilir.
    8-Kıdem tazminatı nasıl hesap edilir?
    İşe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. 4857 sayıl İş Kanunu'nun 32nci maddesinde yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.
    Kıdem tazminatının hesaplanması son ücret üzerinden yapılır.
    Kıdem tazminatının ödenmesinde işçiye sağlanmış ikramiye vb gibi ödemelerde hesaba katılır.
    Kıdem tazminatı hesaplanırken aşağıdaki ödemeler dikkate alınır:
    o Çıplak ücret
    o Yemek yardımı
    o Kasa tazminatı
    o Gıda yardımı
    o Yakacak yardımı
    o Eğitim yardımı
    o Konut yardımı
    o Giyecek yardımı
    o Erzak yardımı
    o Sosyal yardım niteliğindeki ayakkabı ya da bedeli
    o Unvan tazminatı
    o Aile yardımı
    o Çocuk yardımı
    o Temettü
    o Havlu ve sabun yardımı ( işyerinde kullanılacaksa tazminat hesabında dikkate alınmaz)
    o Taşıt yardımı
    o Yıpranma tazminatı
    o Nitelik zammı
    o Sağlık yardımı
    o Mali sorumluluk tazminatı
    o Devamlı ödenen primler
    -İkramiye
    Örnek: İşçi Ahmet Bey işyerinde 1 yıl 5 ay çalışmışsa işçiye 1 yıl 5 aylık çalışmasının karşılığı olarak kıdem tazminatı ödenir. Yıldan artan süreler içinde kıdem tazminatı ödenir.
    Örnek: İşçiye yılda bir kez ikramiye veriliyorsa işçinin ücreti ile birlik kıdem tazminatının hesaplanmasına esas ücret olarak ikramiyede hesaba katılır. Burada ikramiye 12 aya bölünerek bir aya tekabül eden kısmı bulunarak ücrete eklenerek kıdem tazminatı hesap edilir.
    9-Kıdem tazminatı nasıl ödenir?
    Kıdem tazminatından sadece damga vergisi kesilir. Bunun dışında kıdem tazminatından herhangi bir kesinti yapılmaz.
    10-Kıdem tazminatının üst sınır var mıdır?
    Toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez. Bu nedenle kıdem tazminatı tavanı her yıl memur maaş katsayılarında meydana gelen değişikliğe göre değişmektedir. Buna göre 01.07.2010-31.12.2010 döneminde kıdem tazminatının tavanı 2.517,01 TL'dir.
    Örnek: İşçi Fatma Hanım 3 yıl çalıştığı işyerinden aylık 3000 TL ücret almaktadır. 01.09.2010 tarihinde emeklilik nedeniyle işten ayrılmıştır.
    İşçi Fatma Hanımın kıdem tazminatına esas ücreti nedir?
    İşçi Fatma Hanım kıdem tazminatı tavanının üzerinde ücret aldığı için işçi Fatma Hanımın kıdem tazminatının hesaplanmasına esas tutulacak ücreti kıdem tazminatının tavanı olan 2.517,01 TL olacaktır.
    11-Bir işyerinde çalışıp kıdem tazminatını alarak ayrılan işçi tekrar aynı işyerinde çalışmaya devam ederse daha önceki süre için tekrar kıdem tazminatı alabilir mi?
    1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 ncü maddesine göre aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı ödenmez. Dolayısı ile kıdem tazminatı ödenen süreler tekrar dikkate alınmaz.
    12-Kıdem tazminatında zaman aşımı var mıdır?
    Kıdem tazminatı 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125 nci maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
    13-Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi durumunda faiz istenebilir mi?
    1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 ncü maddesine (4857 sayılı İş Kanunu'nun geçici 6 ncı maddesine) göre kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmedilir.
    İHBAR TAZMİNATI
    14-İhbar tazminatı nedir?
    İşçi bildirim şartına uymadan işi bırakıp giderse işverene, iş verende bildirim şartına uymadan işçinin iş sözleşmesini sona erdirirse işçiye çalışma süresi dikkate alınarak ödenen tazminata ihbar tazminatı denir.
    15-İhbar tazminatını kimler alabilir?
    Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar ihbar tazminatı alabilirler. Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışanlara ihbar tazminatı ödenmez.
    16-İhbar süreleri ne kadardır?
    İş sözleşmeleri;
    a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
    b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,
    c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için,bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
    d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,
    Feshedilmiş sayılır.
    17-Bildirim süreleri artırılabilir mi?
    Bildirim süreleri asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
    Örnek: 4857 sayılı İş Kanunu'nda 6 aya kadar çalışanlara 2 haftalık ihbar süresi veya ihbar tazminatı öngörülmüştür. Taraflar bu süreyi 3 hafta veya daha fazla süre olarak belirleyebilirler.
    18-İhbar tazminatını işçi mi işverene öder, işveren mi işçiye öder?
    Haklı bir sebep olmadan ihbar süresi vermeden işçiyi işten çıkaran işveren işçiye öder. Haklı bir sebep olmadan ihbar süresi vermeyerek işten ayrılan işçi de işverene ihbar tazminatı öder.
    19-İhbar tazminatından kesinti yapılır mı?
    İhbar tazminatından gelir vergisi ve damga vergisi kesintileri yapılır. İhbar tazminatından sigorta primi ve işsizlik sigortası primi kesintisi yapılmaz.
    20-İhbar tazminatının ödenmesinde hangi ücretler dikkate alınır?
    İhbar tazminatının hesabında 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınan ödemeler ihbar tazminatında da dikkate alınır.
    ASKERLİKTEN DOĞAN TAZMİNAT
    21-Askere giden işçinin askerlik dönüşünde tekrar işe alınma zorunluluğu var mıdır?
    Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır.
    22-Askere giden işçinin askerlik dönüşünde tekrar işe alınmazsa işverenin tazminat ödeme yükümlülüğü var mıdır?
    Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder.
    ÖZÜRLÜLÜKTEN DOĞAN TAZMİNAT
    23-Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalan da sonradan maluliyeti ortadan kalkar ise eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istediklerinde işveren bu işçileri işe almak zorunda mıdır?
    Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır.
    24-Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istediklerinde işveren bu işçileri işe almaz ise işverenin tazminat ödeme yükümlülüğü var mıdır?
    Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.
    EŞİT DAVRANMAMA TAZMİNATI
    25-İşveren işçileri arasında ayrım yapabilir mi?
    İşveren iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapamaz.
    İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.
    İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
    Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.
    26-İşveren işçileri arasında ayrım yaparsa işçiye tazminat öder mi?
    İş ilişkisinde veya sona ermesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5 nci maddesinde belirtilen hususlara aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminat ile birlikte yoksun bırakıldığı diğer haklarını da talep edebilir.
    İŞ GÜVENCESİ (İŞE BAŞLATMAMA) TAZMİNATI
    27-İş güvencesinden yararlanma koşulları nelerdir?
    Bir işçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi için aşağıdaki koşulların birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Bunlar:
    * İşyerinde en az 30 veya daha fazla işçinin çalıştırılması,
    * İş sözleşmesinin belirsiz süreli olması,
    * işçinin en az 6 ay kıdeminin olması,
    * işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili olmaması.
    28-İşe iade tazminatı hangi hallerde ödenir?
    İşe iade tazminatı işverenin haklı ve geçerli bir sebep olmadan işçinin iş sözleşmesini fesh etmesi halinde işe iade edilen işçinin işe başlatılmaması durumunda ödenir.
    29-İşe iade tazminatının miktarı nedir?
    İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
    30-Fesih için geçerli sebep sayılmayan hususlar hangileridir?
    Aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:
    a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak.
    b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak.
    c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak.
    d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler.
    e) 74 üncü maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.
    f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık.
    31-İş güvencesi kapsamında olan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshinde uyulması gereken kurallar nelerdir?
    İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.
    İşçinin hakkındaki iddialara karşı savunması alınmadan belirsiz süreli iş sözleşmesi, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez.
    32-Fesih bildirimine dava açma süresi ne kadardır?
    İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.
    33-Mahkeme işe iade kararı verirse işçinin kaç gün içerisinde işe başlaması için işverene başvurması gerekir?
    İşçi kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır.
    34-Mahkemenin işe iade kararına rağmen işçi işbaşı yapmazsa sonuçları neler olur?
    İşçi öngörülen süre içinde işverene başvuruda bulunmaz ise işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
    35-Mahkemenin işe iade kararını işveren kaç gün içerisinde uygulamak zorundadır?
    İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır.
    36-Mahkemenin işe iade kararına rağmen işçiyi işveren işe başlatmazsa sonuç nasıl gerçekleşir?
    İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ile mahkeme sonuçlanıncaya kadar geçecek olan en fazla 4 aylık ücret ve diğer haklarının ödenmesi gerekir.
    37-İşçinin işe iade edilmesi sonucunda başlaması durumunda daha önce yapılan ödemeler mahsup edilir mi?
    İşe iade edilen işçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
    38-Dört aylık süre içerisinde işçinin ücret dışındaki diğer hakları da ödenir mi?
    İşe iade davası sonucunda işe başlamak üzere başvuran işçinin 4 aylık süre içerisinde hak kazanmış olduğu diğer haklarının da ödenmesi gerekir.
    Örnek: İşçiye 3 aylık dönemler halinde yakacak yardımı yapılıyorsa ya da ikramiye ödeniyorsa işe iade edilen işçi içinde anılan yardımların ödenmesi gerekmektedir.
    39-Çalışılmış gibi sayılan dört aylık sürenin sigorta primi ödenir mi?
    İşçi, işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından kısa vadeli sigorta kolları primi ile işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu sürelerde hizmetten sayılır.
    40-İşçinin dört aylık ücretine gecikme faizi uygulanabilir mi?
    Feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren 4 aylık ücrete gecikme faizi uygulanabilir.
    SGK Rehberi

    15 Kasım 2012 Perşembe

    Çin önemli



         Dünyanın ikinci devi Çin’de “beşinci kuşak” diye nitelenen liderler ülkenin yönetimini devralıyor. ABD’deki başkanlık seçimleri kadar Çin’deki liderlik değişimi önemli. Liderliğin değişmesi Çin’in iç işi olabilir ama bu süreç tüm dünyayı etkileyecek. Çin Komünist Partisi 18. Kurultayı Perşembe günü çalışmalarına başladı. Kurultayın sonucunu biliyoruz. Yeni Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve yeni Başbakan Li Keqiang olacak. Bu liderler hangi politikaları izleyecek? Çin’in iç ve dış politikalarında önemli değişiklikler olacak mı? Resmi propagandada Çin Komünist Partisi’nin kollektif bir liderliğe sahip olduğu vurgulanır. Kişilerin önemli olmadığı ima edilir. Yeni liderler elbette parti içindeki dengeleri göz önünde bulundurmak zorunda. Her istediklerini yapamazlar. Ama, liderlerin kişiliği önemlidir. Çin’in politikalarında kısa sürede önemli değişiklikler beklenmiyor. Yine de Çin uzmanları yeni liderlerin kişiliğini, geçmişini didik didik ediyorlar. Gelecek konusunda belirli ipuçları yakalamaya çalışıyorlar.
    Çin Komünist Partisi’nin 80 milyon üyesi var. Parti, 350 üyeli Merkez Komite ve 25 üyeli Politbüro tarafından yönetilir. Esas güç Politbüro’nun 9 üyesinden oluşan Politbüro Daimi Komitesi’nde. 12 üyeden oluşan Merkezi Askeri Komite de son derecede önemli. Bu komite Çin ordusunun yönetiminden sorumludur. Bu nedenle, Politbüro Daimi Komitesi ve Merkezi Askeri Komite üyeliklerine kimlerin getirileceği çok önemli. Komünist Parti kurultayı 5 yılda bir toplanır. Kurultay partinin en üst organıdır ancak önemli kararlar orada alınmaz. Liderliğin önceden aldığı kararlar kurultayda onaylanır. Törensel bir niteliği vardır. Şimdiki 18. Kurultay da bu nitelikte. Çin parlamentosu da, parti kurultayı gibi önceden alınan kararları onaylamakla görevlidir. Parlamento, parti kurultayında genel sekreter seçilen kişiyi, cumhurbaşkanı olarak seçer. Parlamento da törensel niteliğe sahiptir. Bildiğimiz anlamda bir parlamenter sistem ve parlamento çalışması sözkonusu değil.
    Çin Komünist Partisi ülkede önemli ekonomik reformlar gerçekleştirdi. Bunun sonucunda ülke ekonomik bir mucize gerçekleştirdi. Bu mucize devam ediyor. Ekonomik kalkınma toplumun yapısında önemli değişikliklere neden oluyor. Tek parti yönetimi bu toplumsal değişime cevap verebilir mi? Siyasi reformlar ne kadar geciktirilebilir? Ekonomik mucize devam ettiği sürece halk demokrasi talebini ön plana çıkarmıyor. Bu durum, parti ile halk arasında yazılı olmayan bir anlaşma gibi. Ama, sonuçta siyasal arenayı açmak, toplumsal yapısı ve ekonomisi karmaşıklaşan bir ülke için zorunlu. Çin liderleri buna hazır mı? Şimdilik hazır olmadıkları görülüyor. Liderlerin yaptıkları konuşmalar partinin siyasi tekelini sürdürme niyetinde olduğu yönünde. Çinli liderler, çok partili demokratik sistemin Çin’in koşullarına uygun olmadığını savunuyorlar. Otoriter rejimleri savunanların tümü ülkelerinin “özgül koşullarını” gerekçe gösterirler. “Bizim ülkemiz diğerlerine benzemez” derler. Tabii, bu geçerli bir mazeret olamaz. Çin Komünist Partisi, kendi kontrolünde bir siyasi değişim süreci peşinde. Komünist Parti dışında örgütlere siyaset izni verilecek mi? Esas konu bu.
    İç politikada Çin’in en önemli sorunları yolsuzluk ve artan sosyal eşitsizlik. Kapitalist bir ekonomide derin eşitsizlikler kaçınılmaz. Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum derinleşiyor. Kırsal kesimlerde sık sık protesto eylemleri yaşanıyor. Tibetliler ve Uygurların sorunlarını da unutmamak gerek. 18. Kurultayda yolsuzluk sorunu ele alındı. Yapılan konuşmalarda yolsuzluğu oluşturduğu tehlikeler vurgulandı. Ancak, üstten alta kadar uzanan yolsuzluk sistemini ortadan kaldırmak kolay değil. Dış politikada Çin için en önemli konu Tayvan konusu. Tayvan birinci sırada olmaya devam edecek ama Çin dış politikası artık birçok sorunla ilgilenmek durumunda.
    Ülkeler zenginleşip güçlendikçe dış politikadaki sorumlulukları artar. Japonya ile yaşanan son gerginlikler dış politikada durumun ne kadar değiştiğini gösteriyor. Çin, ABD’den sonra en öneli global aktör olma yolunda. Çin’in katkısı olmadan dünya sorunlarını çözümlemek mümkün olmayacak. Bu nedenle Çin dış politikasını daha yakından izlemek ve bilmek önemli.
    Yeni Çin liderleri ülkeleri ve dünya için umut kaynağı olabilir mi? Bunu bilmiyoruz. Zaman gösterecek. Kesin olan şey Çin’in dünyadaki rolünün artmaya devam edeceği. Çin’i izlememe ve bilmeme lüksümüz yok