T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup
Müdürlüğü)
| ||||
| ||||
Sayı |
:
|
B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 8-2868 |
09/10/2012
| |
Konu |
:
|
Çin'deki bir firmadan ithalat yapmak üzere anlaşılması ancak siparişlerin gelmemesi durumunda söz konusu yabancı firmaya transfer edilen tutarın gider yazılıp yazılamayacağı |
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzdan, internet üzerinden
yapılan araştırmalarınız neticesinde Çin'deki bir firmadan ithalat yapılmak
üzere sipariş verildiği ve karşılığında yabancı firma hesabına 12.000 Amerikan
Doları havale edildiği ancak sipariş verilen ürünlerin söz konusu firma
tarafından gönderilmediği anlaşılmış olup havale edilen tutarın kurum
kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde;
kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi
kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir
Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmektedir.
Safi kurum kazancının tespiti için atıfta bulunulan 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde ticari kazanç, her türlü ticari ve
sınai faaliyetlerden doğan kazançlar olarak tanımlanmış olup Kanunun 40 ıncı
maddesinde; işle ilgili olmak şartı ile mukavelenameye veya ilama veya kanun
emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespit
edilmesinde indirilecek gider olarak kabul edileceği hükmüne yer
verilmiştir.
Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
"Şüpheli Alacaklar" başlıklı 323 üncü maddesinde;
" Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan
alacaklar;
2-Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan
fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra
takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için
değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu
karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri
kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen
miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal
ettirilir."
hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, ticari kazancın elde edilmesi veya
idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan
alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine
rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen
şartları taşıyan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu
şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına
imkan bulunmamaktadır. Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem
taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri
geçerlidir.
Diğer taraftan, dava ve icra takibine değmeyecek
derecede küçük alacaklara karşılık ayrılabilmesi için borçlunun noter
vasıtasıyla protesto edilmesi veya borcun (3. kişilere ispat açısından kanaat
verici belge olacak şekilde) bir yazı ile istenmesi ve protestonun ya da yazının
muhatabına ulaşmış olması gerekmektedir. Dava ve icra takibine değmeyecek
derecede küçük alacakların tespiti açısından dava edilecek alacak için avukatlık
ücreti, yargı harcı, notere yapılacak ödemeler ile posta giderleri toplamı
dikkate alınarak tahmini bir dava maliyeti bulunacak ve bu tutar alacakla
kıyaslanacaktır. Tahmini dava maliyetinin alacaktan daha büyük olması halinde,
mahkemeye başvurulmadan protesto veya yazı ile bir defadan fazla istenerek
tahsil edilemeyen alacak için karşılık ayrılması mümkün olabilecektir
Yurt dışından olan alacakların şüpheli hale
geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin
mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerekmektedir.
Yurt dışından olan alacakların dönem sonunda değerlemesi nedeniyle oluşacak kur
farkları da asıl alacağın akıbetine tabi olduğundan asıl alacak şüpheli hale
geldikten sonra bu alacağa bağlı olarak oluşan kur farkları için de şüpheli
alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, yurt
dışından olan alacaklarınız için iş yaptığınız firmanın mukim olduğu ülkenin
mahkemelerinde dava açılması veya ilgili ülkenin icra mevzuatı uyarınca icra
takibine başlanılması halinde alacağın Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine
göre şüpheli hale geldiği kabul edilebilecek olup söz konusu takiplere
başlanıldığı hesap döneminde karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder