Murat Çelikdemir | Deloitte Kıdemli Vergi Müdürü |
8/02/2013
Ülkeler ikili veya çok taraflı vergi anlaşmaları yoluyla çifte vergilendirmeyi önlemeyi amaçlarlar. Ancak kimi durumlarda anlaşmaya taraf ülkelerden biri anlaşma hükümlerini farklı yorumlayarak farklı uygulamalara gittiğinde, vergi mükellefi aleyhine sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi yorum ve uygulama farklılıklarının ortaya çıkacağı önceden öngörüldüğünden, OECD Model Anlaşmasında bazı yöntemlere yer verilmektedir.
Ülkeler ikili veya çok taraflı vergi anlaşmaları yoluyla çifte vergilendirmeyi önlemeyi amaçlarlar. Ancak kimi durumlarda anlaşmaya taraf ülkelerden biri anlaşma hükümlerini farklı yorumlayarak farklı uygulamalara gittiğinde, vergi mükellefi aleyhine sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi yorum ve uygulama farklılıklarının ortaya çıkacağı önceden öngörüldüğünden, OECD Model Anlaşmasında bazı yöntemlere yer verilmektedir.
Ağırlıklı olarak Karşılıklı Anlaşma Usulü (Mutual Agreement
Procedure) baskın bir yöntem olarak gözükse de, sadece Türkiye’de değil A.B.D,
Kanada, İngiltere gibi ülkelerde dahi bu yöntemin etkinliğinin sorgulanır hale
gelmiş olması, Uluslararası Tahkim (International Arbitration) yöntemini de ön
plana çıkarmaya başlamıştır. OECD Model Anlaşmasında bu yöntemler ayrıntılı
olarak düzenlenmiş, hali hazırda özellikle Karşılıklı Anlaşma Usulü yöntemi çoğu
ikili ve çok taraflı vergi anlaşmalarında yerini almıştır.
Türkiye’nin 01.01.2013 itibariyle vergiler açısından uygulamada
olan 78 Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmasının (ÇVÖA) tamamında Karşılıklı
Anlaşma Usullerine ilişkin hükümler yer almaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu
ÇVÖA’ların 25. maddesi genel olarak bu düzenlemeye yer verir.
Başvuru için yetkili makam Türkiye yönünden Maliye Bakanını veya
onun yetkili temsilcisini ifade etmekte, bu da hali hazırda Gelir İdaresi
Başkanlığının ilgili birimlerine işaret etmektedir. Örneğin yetkili makam ABD
yönünden ise Hazine Bakanını veya onun temsilcisini ifade eder. Her bir ülke
için yetkili makamın neresi olduğu ilgili ÇVÖA’larının 3. Maddesinde yer
alır.
Bu yönteme başvurmak için sıklıkla karşılaşabileceğiniz konuları
sıralamak gerekirse; işyeri oluşturma, işyeri kazançlarının belirlenmesinde
indirim olarak dikkate alınabilecek giderler, gerçek veya tüzel kişilerin hangi
devletin mukimi oldukları, ilişkili taraflar arasındaki işlemlerde ortaya çıkan
transfer fiyatlandırması konuları, serbest meslek ödemelerine ilişkin mevzular,
faiz, temettü, ve gayri maddi hak bedellerine ilişkin olarak gelirin elde
edildiği devlette yapılacak veya yapılan vergi tevkifatları söylenebilir.
Vergi mükelleflerinin bu süreci başlatma hakları ÇVÖA’larında
belli sürelere bağlanmış olup, ya ülkelerin iç hukuklarında tanımlanan sürelere
atıfta bulunulmuş veyahut 1 yıldan 5 yıla kadar farklı sürelerle
sınırlandırılmıştır. Örneğin ABD – Türkiye ÇVÖA’sında, iki ülke mukimleri
açısından da bu süre anlaşma hükümlerine aykırı işleme konu teşkil eden gelirin
elde edildiği takvim yılını izleyen yılın başından itibaren 5 yıl içinde
başvurulması olarak tanımlanmıştır.
Anlaşmaya aykırı vergilendirildiklerini düşünen mükelleflerin, bu
durumlarını başvuru süreleri içinde yetkili makamlara iletmeleri gerekmektedir.
Talebin iletildiği yetkili makamın, konu üzerinde gerekli değerlendirmeleri
yaparak bu konuda mükellefin başvurusunun gerçekten de yerinde olup olmadığı
konusunda bir tespit yapması gerekmektedir. Yapılacak değerlendirmede mükellefin
başvurusunun yerinde olduğunun tespit edilmesi, durumunda, ilgili mükellefin
durumunun diğer devletin yetkili makamına iletilerek Karşılıklı Anlaşma Usulüne
ilişkin sürecin başlatılması mümkün olabilecektir. Örneğin ABD mukimi dar
mükellef bir kurumdan gelecek olan hizmet faturasına Türkiye stopaj kesintisi
uygulama ilkesini benimsemiş, ancak ABD mukimi bu dar mükellef ÇVÖA gereğince bu
kesintinin haksız olduğunu düşünüyorsa, öncelikli olarak konuyu ABD’ndeki
yetkili makamlara kanıtlarıyla birlikte iletecektir.
Yetkili makamların varmış olduğu mutabakat mükellefleri bağlayıcı
nitelikte değildir. Mükellef dilerse yetkili makamların üzerinde mutabık
kaldıkları sonucu kabul eder, dilerse mukimi olduğu ülkenin iç mevzuatında yer
alan çözüm yollarına zaman sınırlamalarını da dikkate alarak başvurabilir. Yine
Karşılıklı anlaşma usulünde makamlardan beklenilen, mükellef talebini
değerlendirmeleri, talebin yerinde bulunduğu durumlarda süreci başlatmaları ve
sonuca yönelik çaba içinde olmalarıdır. Ancak anlaşmaya taraf devletlerin
yetkili makamlarınca başlatılmış olan KAU sürecinin mutlaka bir sonuca
ulaştırılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Görüldüğü üzere, bu iki
serbesti, bu usulün anlaşmazlıkları çözmede etkinliğini azaltmaktadır.
Anlaşmaya taraf devletlerin birinde mukim olup, Türkiye’deki
faaliyetleri nedeniyle vergiye tabi tutulan mükelleflerin, vergilendirmeyle
ilgili sonuçtan memnun kalmamaları durumunda, bu sorunu ulusal mahkemelere
götürme hakları da bulunmaktadır.
Türk mahkemesinin vereceği nihai karar, hem ilgili mükellef hem de
ilgili kamu idaresi için bağlayıcı ve uygulanması zorunlu bir karar niteliği
taşımaktadır. Ortada nihai bir mahkeme kararının olduğu durumda, bu karar
aleyhine Türkiye yönünden karşılıklı anlaşma usulünün başlatılması ve mahkeme
kararı aleyhinde bir karara varılması söz konusu olamayacaktır. Tam tersi bir
durumda da, örneğin bir Türk mukiminin ABD’nde haksız yere vergilenmesini o
ülkedeki ulusal mahkemeye taşıdıktan sonra benzer mahkeme sonucunun ortaya
çıkması durumunda da ABD makamları da süreci başlatmayı reddedecektir.
Uluslararası vergi uyuşmazlıkları ile karşılaşan mükelleflerin
yasal haklarını aramak için anlaşmalarda yer alan usulleri seçmesi,
anlaşmazlığın detayına ve diğer taraf ülkenin durumuna göre birkaç yıla
yayılacak uzun bir süreçtir. Aynı şekilde uluslararası tahkim ve ulusal mahkeme
süreçleri de uluslararası vergi konularında derin bilgi ve tecrübe ile takip
edilmesi gereken süreçler olarak karşımızı çıkmaktadır. Mükelleflerin gerek
kendilerinin diğer ülkelerde karşılaştıkları gerekse iş yaptıkları yabancı kişi
ve kurumların Türkiye tarafında karşılaştıkları uluslararası vergi konularındaki
anlaşmazlıklarda bu yöntemleri daha fazla tercih etmeleri vergi bilinci ve
incelemeleri açısından ciddi bir gelişmeyi beraberinde getirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder