1.
Kurumlar Vergisi Mükelleflerince EK 2 Formu Doldurma Zorunluluğu
1 Seri No.lu
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin
"7.1- Yıllık Belgelendirme" başlıklı bölümüne istinaden 24.04.2008 tarihli
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında 1 No.lu
Sirkülerdeki bilgileri de dikkate alarak, tüm kurumlar vergisi
mükelleflerinin (serbest bölgelerde ve teknoloji geliştirme bölgelerinde
kurulup faaliyette bulunan şirketler de dahil), bir hesap dönemi içinde ilişkili
kişilerle yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri (transfer
fiyatlandırmasına ilişkin işlemler), kontrol edilen yabancı kurum ve ortak veya
ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borç bulunması halinde yaptıkları
işlemler ile ilgili olarak “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı
Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form”u (kısaca “Ek 2 Formu”) doldurmaları
ve kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı bulundukları vergi dairesine
göndermeleri gerekmektedir.
Kendilerine özel
hesap dönemi tayin edilen kurumlar vergisi mükelleflerinin de, bir hesap dönemi
içinde ilişkili kişilerle yaptıkları mal veya hizmet alım yada satım işlemleri
ile ilgili olarak EK 2 Formunu doldurmaları ve kurumlar vergisi beyannamesi
ekinde bağlı bulundukları vergi dairesine göndermeleri gerekmektedir.
Normal yıllık
hesap dönemi olan kurumlar vergisi mükellefleri 2012 yılında ilişkili
kişilerle yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri (transfer
fiyatlandırmasına ilişkin işlemler), kontrol edilen yabancı kurum ve ortak veya
ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borç bulunması halinde yaptıkları
işlemler ile ilgili olarak “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı
Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form”unu (“Ek 2 Formu”) kurumlar vergisi
beyannamesi ekinde en geç 25 Nisan 2013 Perşembe günü elektronik
beyanname ekinde doldurarak vergi dairesine vermek zorundadırlar. Bu yükümlülük,
kayıtlı olunan vergi dairesi ne olursa olsun ilişkili işlemleri olan tüm
kurumlar vergisi mükellefleri için söz konusudur.
1. Ek
2 Formunun Doldurulması Sırasında En Çok Sorulan ve Tereddüte Düşülen Hususlar
Hakkında Açıklamalar ve Hatırlatmalar
Ek 2 formu
doldurulurken pratikte tereddüte düşülen pek çok husus ortaya çıkmıştır. Bu
tereddütlere ilişkin olarak şimdiye kadar birçok soruyla karşılaştık ve
karşılaşmaya devam etmekteyiz. Gerek genel nitelikli olan, gerekse Ek 2 Formunun
ilgili bölümleri itibariyle grupladığımız bu soruları ve cevaplarına ilişkin
yaptığımız yorum ve açıklamaları aşağıda bilgilerinize sunmak istiyoruz:
2.1. Genel
Sorular
1) Kimler Ek
2 formunu doldurup vergi dairesine verecek?
Genel ilke
olarak 1.1.2007’den geçerli olmak üzere, tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin Ek
2 formunu doldurup kurumlar vergisi beyannamesi ekinde vergi dairesine verme
yükümlülüğü mevcuttur. Bu formun doldurulması bağlı olunan vergi dairesi veya
işletmenin büyüklüğü gibi kriterlere bağlı değildir. EK 2 formunda sadece
ilişkili kişilerle yapılan işlemler (yani transfer fiyatlandırması ile ilgili
işlemler) değil, “kontrol edilen yabancı kurum” ve “örtülü sermayeye ilişkin
işlemler”e ait bilgilerin de beyanı söz konusudur. Eğer yıl içinde bu sayılan
üç tip işlemden hiçbiri gerçekleşmemişse EK 2 Formu doldurulmayacak ve kurumlar
vergisi beyannamesi ekinde vergi dairesine gönderilmesine gerek kalmayacaktır.
Ancak sayılan üç tip işlemden (“ilişkili kişilerle işlemler”, “kontrol
edilen yabancı kurum”, “örtülü sermaye”) sadece bir tanesi bile mevcut ise Ek 2
Formu doldurulup vergi dairesine verilmek zorundadır.
2) İlişkili
Kişilere İlişkin Bilgiler
Bu bölümde
sadece ilgili hesap döneminde (2012) işlem yapılan ilişkili kişilere dair
bilgiler doldurulacaktır. Eğer hesap dönemi içinde kendisiyle herhangi bir işlem
yapılmamış ilişkili kişi/kurum var ise tabloda bunlara yer verilmesine gerek
yoktur.
3) Serbest
bölgelerde ve teknoparklarda faaliyet gösteren ve kurumlar vergisi istisnasından
yararlanan kurumlar Ek 2 Formunu doldurup vermek zorunda mıdır?
Her ne kadar
serbest bölgelerde ve teknoparklarda faaliyet gösteren kurumlar, belli şartlar
altında kurumlar vergisi istisnasından yararlanmakta iseler de sonuçta elde
ettikleri kazanç neticesinde dağıttıkları kârlar stopaja tabidir. Öte yandan,
serbest bölgelerde faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükellefleri, Türkiye’deki
ilişkili kişilerle yaptıkları işlemler (yani yurt içi ilişkili işlemler) için
1.1.2008’den itibaren transfer fiyatlandırması belgelendirme raporu hazırlamakla
yükümlüdürler. Dolayısıyla, serbest bölgelerde ve teknoparklarda faaliyet
gösteren ve kurumlar vergisi istisnasından yararlanan kurumlar da Ek 2 Formunu
doldurup vergi dairelerine vermek zorundadırlar.
4)
Türkiye’deki kurumların serbest bölgede bulunan şubeleri ve yurt dışı
şubelerinin Ek 2 Formu doldurma yükümlülüğü var mıdır?
Türkiye’de
kurulmuş ve faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest
bölgelerde bulunan şubelerinin ve yurt dışı şubelerinin ayrıca yıllık transfer
fiyatlandırması raporu hazırlama ve dolayısıyla ayrıca Ek 2 formu doldurma
yükümlülükleri yoktur. Türkiye’deki kurumlar vergisi mükellefi olan Kurum, Ek 2
formunda –eğer var ise - serbest bölgedeki şubesi ile yurt dışındaki şubesi ile
ilgili bilgileri, “I - Transfer Fiyatlandırması Kapsamındaki İlişkili Kişilere
İlişkin Bilgiler” tablosunda beyan edecektir. Dolayısıyla, serbest bölgedeki
şubeye ve yurt dışı şubeye mal satışları ile serbest bölgedeki şubeden ve yurt
dışı şubeden mal alımları II – İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer
Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler” tablosunda ilgili alım satım sütunlarında
belirtilecektir. Aynı zamanda bu işlemlerin tutarları, uygulanan transfer
fiyatlandırması yöntemi itibariyle “III-Transfer Fiyatlandırmasına Konu Olan
İşlemlerde Kullanılan Yöntemler” tablosundaki alım satım sütunlarına da dahil
edilecektir. Serbest bölgedeki şubenin ve yurt dışı şubenin Türkiye’deki ana
merkezi ile yaptığı işlemler ana merkezin hazırlayacağı yıllık transfer
fiyatlandırması raporunda analiz edilerek incelenecektir. Keza, serbest
bölgedeki şube ile yabancı şubenin Türkiye’deki ana merkez ile yaptığı
işlemlerin Ek 2 formunda beyanı yükümlülüğü de merkezdeki Kuruma ait
olacaktır.
5) Kazançları
kurumlar vergisinden istisna edilmiş yatırım fonları Ek 2 Formu dolduracaklar
mı?
Genel ilke
olarak kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş olsa bile tüm kurumlar
vergisi mükellefleri için Ek 2 Formu doldurma yükümlülüğü vardır. Ancak Ek 2
Formunda beyanı istenen üç tip işlemden (“ilişkili kişilerle işlemler”, “kontrol
edilen yabancı kurum”, “örtülü sermaye”) hiçbiri yıl içinde gerçekleşmemişse
yatırım fonunun Ek 2 Formu doldurmasına gerek kalmayacaktır.
6) Ek 2
formunda ilişkili kişilerden yapılan alımların tutarları ile ilişkili kişilere
yapılan satışların tutarları belirtilirken emsallere uygunluk ilkesini dikkate
alarak değerlendirme yapmak gerekir mi?
Ek 2 formunun
doldurulmasında işlemin emsal fiyat veya bedel üzerinden gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediği hususuna bakılmaksızın ilişkili kişilerle yapılan tüm
işlemlere dair tutarlar formda belirtilen kategoriler (Varlıklar, Hizmetler,
Mali İşlemler, Diğer İşlemler vb.) itibariyle gruplanarak ve kanuni defter
kayıtları esas alınarak belirtilecektir.
7) Ek 2
Formunun hiç verilmemesi veya eksik ya da hatalı doldurulup verilmesinin cezai
yaptırımı nedir?
Henüz
münhasıran transfer fiyatlandırması uygulamalarına özgü ceza hükümleri
mevcut değildir. 1 seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliği’nin 8.
Bölümünde belirtildiği üzere, Mali İdare’ye ibraz zorunluluğu bulunan bilgi ve
belgeleri Tebliğ’de belirlenen sürelerde vermeyenler hakkında Vergi Usul
Kanunu’nun (VUK) cezalara ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Buna göre, Ek 2
Formunun eksik/hatalı düzenlenmesi halinde VUK Madde 352 – II. Derece
usulsüzlükler arasında sayılan “vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve
vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili
olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması” fiili
işlenmiş olacağından II. Derecede usulsüzlük cezası (sermaye şirketleri için
2013 yılında 60 TL) kesilebilecektir. Ayrıca, Ek 2 Formunu hiç vermeyen
kurumlar vergisi mükellefleri VUK Mükerrer Madde 355’in birinci fıkrasına göre
özel usulsüzlük cezasına (2013 yılı için 1,200 TL) muhatap olabileceklerdir.
Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen Ek 2 Formunu verme yükümlülüğünü
yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu formu hazırlayıp vermeleri
tebliğ edilebilir. Eğer verilen süre içinde bu yükümlülük yerine getirilmezse
özel usulsüzlük cezası bir kat arttırılarak uygulanır.
Her ne kadar
yukarıdaki usulsüzlük cezaları aslında çok küçük ve önemsiz gibi gözüküyor olsa
bile esas ceza yaptırımı Ek 2 Formunun verilmemesinin ilgili mükellefin
incelemeye sevk edilme riskini aşırı derecede arttırması, bu inceleme
neticesinde tespit edilecek transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
aktarımı sonucunda ilave vergi ve vergi ziyaı cezası tarhiyatlarının
yapılmasıdır. Böyle bir durumda ihtilaf sonucu vergi davasını açmak, izlemek,
kazanmak için harcanacak zaman, emek ve mahkeme masrafları, Ek 2 Formunun olması
gerektiği gibi doldurulup vergi dairesine verilmesi için harcanacak emek ve
maliyetin çok üstünde olacaktır.
8) Ek 2 Formu
ile Yıllık Transfer Fiyatlandırması Belgelendirme Raporu arasındaki uyum nasıl
sağlanmalı?
Yıllık Transfer
Fiyatlandırması Belgelendirme raporlarında (“TF Raporu”) ilişkili işlemler,
işlem bazında ayrı ayrı incelenmekte ve her tip ilişkili işlem için transfer
fiyatlandırması yöntem tespiti nedenleri ile birlikte, diğer alternatif
yöntemlerle karşılaştırmalı olarak irdelenerek yapılmaktadır. Her yıla ilişkin
beyan edilen Ek 2 Formunun ilgili yıla ait TF Raporu ile uyumlu olması
gereklidir. Bu uyumun sağlanabilmesi için de TF Raporu hazırlık çalışmalarına
ilgili hesap dönemi bitmeden önce ve mümkün olduğunca erken başlanmalı ve bu
çalışmalar için yeteri kadar zaman ve kaynak ayrılmalıdır. TF Raporu çalışması
yapılırken fonksiyon ve risk analizleri neticesi uygun emsaller araştırılmakta,
TF yöntemi seçilmekte, TF yönteminin nasıl ve neden seçildiği diğer alternatif
yöntemlerle karşılaştırmalı olarak açıklanmaktadır. Tüm bu detay çalışmalar, Ek
2 Formundaki “III-Transfer Fiyatlandırmasına Konu Olan İşlemlerde Kullanılan
Yöntemler” tablosunun hazırlanmasına dayanak ve baz teşkil etmektedir.
2.2. Transfer
Fiyatlandırması ile İlgili Tabloların Doldurulması
(Tablo II. ve
III.)
1) Yurt içi
ve yurt dışı ilişkili işlem ayrımı var mıdır?
Ek 2 formunun
doldurulmasında ilişkili işlemin yurt içi veya yurt dışı olmasının önemi yoktur.
Yurt içi olsun, yurt dışı olsun tüm ilişkili işlemler (serbest bölgelerdeki
şubeler ve yurt dışındaki şubelerle yapılan işlemler de dahil olmak üzere) EK 2
Formunda bildirilmek zorundadır.
2) Mal/Hizmet
alım-satımlarında iadeler, iskontolar, diğer indirimler (fiyat farkları vb.)
düşülüp net tutar mı yazılacak, yoksa düşülmeden önceki tutar mı
belirtilmeli?
TF Yoluyla
Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 No.lu Sirkülere göre formda iade, iskonto ve
diğer indirimler düşüldükten sonra kalan net tutarlar belirtilecektir.
3) İlişkili
işlem tutarları belirtilirken Katma Değer Vergisi (KDV), Banka ve Sigorta
Muameleleri Vergisi (BSMV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve benzeri işlem
vergileri dahil mi, yoksa hariç mi tutulacak?
TF Yoluyla
Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 No.lu Sirkülerde, “alım ve satım
sütunlarında yer verilecek tutarlara Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi
dahil edilmeyecek olup, iade, iskonto ve diğer indirimler düşüldükten sonra
kalan net tutarlar yazılacaktır.” açıklaması yapılmıştır. Dolayısıyla, KDV ve
ÖTV’ye benzer BSMV ve Özel İletişim Vergisi gibi diğer işlem vergilerinin de EK
2 formunda belirtilecek tutarlara dahil edilmemesi, tutarların işlem vergisiz
olarak belirtilmesi gereklidir. Sirkülerdeki açıklama tam olarak lafzı ile
dikkate alınırsa ödediği KDV’yi indirim yoluyla giderme hakkı olmayanların da
(banka ve sigorta şirketleri gibi) KDV hariç tutarları belirtmeleri gerektiği
anlaşılmaktadır. Zira, KDV ayrıştırılmadığı takdirde, aslında tespit edilen
fiyatın bir parçası olmayan KDV’nin sanki fiyatın bir parçasıymış gibi
değerlendirilmesi durumu ortaya çıkacaktır. Fakat öte yandan muhasebesel olarak
bakıldığında KDV’yi indirim yoluyla giderme hakkı olmayanlar (banka ve sigorta
şirketleri) için ödenen KDV maliyetin bir parçası olarak addedilmektedir.
Diğer yandan,
ÖTV’ye tabi ürünleri üreterek ilişkili pazarlama şirketine satan kurumlarda,
üretim şirketinin teslimi esnasında ÖTV’ye tabi tutulan malların, bu malları
satın alan pazarlama şirketine olan maliyeti de ÖTV dahil maliyettir. Gene TF
Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 No.lu Sirkülerdeki açıklama tam
olarak lafzı ile dikkate alınırsa, ÖTV’ye tabi malın pazarlama ve dağıtımını
yapmak üzere satın alan ilişkili pazarlama şirketlerinin de muhasebesel olarak
malın alım bedeli içine dahil olan (yani KDV matrahı içinde kalan) ÖTV’yi
ayrıştırmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Zira, gerek ÖTV oranları olsun gerek
KDV oranları olsun mükelleflerin kontrolü dışında Maliye Bakanlığı’nın yetkileri
çerçevesinde ve usul olarak Bakanlar Kurulu Kararları ile her zaman
değiştirilmesi söz konusu olabilen oranlardır. Mükelleflerin bu işlem
vergilerinin oranlarını ve dolayısıyla tutarlarını kontrol etmeye ve bu vergi
oran ve tutarlarını değiştirmeye yetkileri yoktur. Kontrol edilemeyen bir
unsurun alımda olsun satımda olsun transfer fiyatı içine dahil edilmesi
karşılaştırılabilirlik analizlerinin sağlıklı yapılmasına engel teşkil edebilir.
TF Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 No.lu Sirkülerde, “alım ve satım
sütunlarında yer verilecek tutarlara Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi
dahil edilmeyecek” açıklamasının yapılmasının altındaki gerekçenin yukarıda
bahsettiğimiz nedenlere dayandığı kanaatindeyiz. Ancak bu hususta TF Yoluyla
Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 No.lu Sirkülerde belirtilen açıklamaya
paralel olan yukarıdaki görüşümüzden farklı görüşlerin de bulunduğunu belirtmek
isteriz.
4) Şirkette
itfa olmuş sabit kıymetlerin şirket çalışanlarına satılması işleminin Ek 2
Formunda bildirilmesi gerekir mi?
1 Seri No.lu
Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliği’nin 3.1.2. Bölümündeki açıklamalarda,
kurum çalışanları, kurumun ilgili bulunduğu gerçek kişiler arasında sayılmıştır.
Kurum çalışanlarının kurum ile ilişkilerinin sadece işveren-hizmet erbabı
ilişkisi içinde bulunması durumunda, kurum ile kurum çalışanı ücret
ödemeleri açısından ilişkili kişi kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ancak,
Kurum ile çalışanları arasındaki istihdam ilişkisi dışındaki işlemler
ilişkili işlem kapsamında değerlendirilecektir. Kurumun aktifine kayıtlı sabit
kıymetin kurum çalışanına satılması istihdam ilişkisi dışında bir işlem olduğu
için EK 2 Formunda bildirilmesi gereklidir.
5) Kurum
ortaklarına ödenen ücretler ve huzur hakları EK 2 Formunda bildirilecek
mi?
1 seri No.lu
Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliği’nin 3.1.1. Bölümündeki açıklamalar
çerçevesinde, sermaye veya kâr payı oranı ne olursa olsun kurumların gerçek
kişi ortakları “İlişkili kişi” oldukları için kurum tarafından gerçek kişi
ortaklara yapılan ücret ödemelerinin Ek 2 Formuna dahil edilmesi gerektiği
kanaatindeyiz. Bu noktada, hizmet akdi ile çalışma koşulunun sağlanıyor olması
kaydıyla gerçek kişi ortaklara ödenen ücretin Ek 2 Formuna dahil edilmemesi
gerektiğini ileri süren görüşler de bulunmaktadır. Ancak, gerçek kişi ortakların
Kurum ile ilişkililik durumunun, kurum çalışanlarından daha farklı bir boyutta
olduğu hususu dikkate alınmalıdır.
Kurumun “ortak”
statüsünde olmayan çalışanları da, her ne kadar ilişkili kişi kapsamında
tutulmakta ise de çalışanlar için 1 seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Genel
Tebliği’nin 3.1.2. Bölümündeki açıklamalarla bir istisna getirilmiştir. Buna
göre, Kurum tarafından işçi-işveren ilişkisi çerçevesinde çalışanlarına
ödenen ücretler EK 2 Formuna dahil edilmeyecektir. Ancak Kurum ile çalışanı
arasında istihdam dışı ilişkiler varsa bu işlemlerin bedelleri Ek 2 Formunda
belirtilecektir. Öte yandan, ortağın, ortaklık niteliği nedeniyle aldığı huzur
hakkı, yönetim kurulu ikramiyesi gibi tutarların Ek 2 Formunda gösterilmesi
uygundur.
6) Yönetim
Kurulu üyelerine verilen huzur hakları Ek 2 Formunda gösterilecek mi?
Ortaklık
ilişkisi olmaksızın kurumun kararlarında doğrudan veya dolaylı olarak etkisi
bulunabilecek yönetim kurulu, başkan ve üyeleri, kurumun veya ortaklarının
idaresi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu gerçek
kişilerdir. Huzur hakları Gelir Vergisi Kanunu Madde 61’deki tanımlamada “ücret”
olarak değerlendirilmiştir. Ancak huzur hakkı ödemesi işçi-işveren ilişkisinden
doğmadığı için Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 4/1 a
kapsamında sigorta primine tabi değildir. Anonim şirketlerin yönetim kurulu
üyesi ortakları Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 4/1 b
kapsamında (bağımsız çalışanlar) sigortalı sayılmışlardır. Gelir Vergisi
Kanunu’ndaki ücret tarifi açısından ücret sayılan huzur hakları, öte yandan
istihdam ilişkisine dayalı bir ücret olmadığı için üzerinden sigorta primi
kesilmemektedir. Gelir Vergisi Kanunu’ndaki ücret tarifi kapsamında olduğu için
aynı zamanda çalışan yönetim kurulu üyelerine ödenen huzur haklarının Ek 2
Formuna dahil edilmemesi düşünülebilir. Ancak huzur hakkı ödemesinin aslında
işçi-işveren ilişkisinden doğmadığı dikkate alındığında forma dahil edilmesi
gerektiği kanaati oluşmaktadır.
7) Ortaklara
yapılan kâr payı ödemesi varsa Ek 2 Formunda belirtmek gerekir mi?
Ortaklara
yapılan kar payı ödemeleri Ek 2 formunda beyan edilmesi gereken ilişkili
işlemler kapsamında değildir. Bu nedenle, bu tutarların Ek 2 formunda beyan
edilmesi gereği yoktur.
8) Yurt
dışından alınan hizmetlere ilişkin nakden/hesaben yapılan ödemeler üzerinden
kurumlar vergisi tevkifatı (stopaj) yapıldığı durumlarda Ek 2 Formuna stopaj
dahil brüt tutarı mı yoksa stopaj düştükten sonraki net tutarı mı
yazmalıyız?
Yurt dışından
sağlanan ve netten brüte getirilip üzerinden stopaj hesaplanan serbest meslek
ödemeleri ve gayri maddi hak bedellerine ilişkin yapılan ödemeler üzerinden
yapılan stopajlar olması durumunda bu tip hizmet veya gayr-i maddi hak
alım/kullanım bedellerinin stopaj dahil brüt tutarları ile Ek 2 Formunda
belirtilmesi uygun görülmektedir. Bununla birlikte, TF rapor çalışmalarında
ekonomik analiz aşamasında emsal karşılaştırma analizleri yapılırken hizmet
bedelleri üzerindeki vergi yüklerinin meydana getirdiği ek maliyet tutarlarının,
karşılaştırılabilirliği arttıracak işlemler yapılırken dikkate alınmasında yarar
vardır.
9) Ana ortak
tarafından gönderilen sermaye avansının bakiyesini Ek 2 Formunda belirtmemiz
gerekiyor mu?
Eğer sermaye
avansı ortakların aldığı karar ile sermayeye dönüştürülmek şartıyla getirilmiş,
bu husus tutarın Türkiye’ye getirildiğini belgeleyen ilgili banka dekontunda
açıkça belirtilmiş ve getirilen tutar da kararda belirtildiği süre içinde
gerçekten sermayeye dönüştürülmüşse böyle bir tutar borç sayılmayacağı ve zaten
bu nedenle üzerinden değerleme yapılıp kambiyo gideri/geliri oluşmadığı için EK
2 formunda belirtilmesine gerek olmadığı görüşündeyiz. Ancak, bu tip sermaye
avanslarından sonradan sermaye dönüşmeyip kredi niteliğini kazananlar II
numaralı Tabloda Mali İşlemler bölümünde ve ayrıca V-Örtülü Sermaye Uygulamasına
İlişkin Bilgiler tablosunda belirtilmelidir.
10) 6102
Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376 ve takip eden maddeleri uyarınca sermayenin
kaybı ve borca batıklık durumlarında ortaklar tarafından işletmeye konan zarar
telafi fonlarını Ek 2 Formunda belirtmek gerekir mi?
Eğer ortaklar
zarar telafi fonunu (“tamamlama akçesi”) halihazırda yürürlükte bulunan TTK
Madde 376 çerçevesinde Genel Kurul Kararı ile teknik iflastan kurtulmak için
sermayenin tamamlanması maksadıyla koymuşlarsa bu fon borç niteliğinde olmadığı
ve ayrıca bir mal teslimi veya hizmet ifası ile de ilgili olmadığı için zarar
telafi fonunun (sermaye tamamlama akçesinin) EK 2 formuna dahil edilmemesi
gerekir.
11) Spot ve
swap işlemlerini EK 2 Formunda nerede belirtmeliyiz?
Bu tip işlemlere
ilişkin olarak 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliğinde herhangi
bir açıklama yer almamakla birlikte 24.04.2008 tarihli Transfer Fiyatlandırması
Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki 1 Seri No.lu Sirkülerde para ve faiz
swap işlemlerinin EK 2 Formunda nasıl belirtileceği detaylı olarak
açıklanmıştır. Buna göre, Ek 2 Formunun para swapı satırında, sözleşmeye baz
alınan kıymeti (döviz/TL) vade tarihinde alan tarafından sözleşmede belirlenen
kura göre oluşan değeri (vade tarihindeki değeri) satım sütununun sol tarafına,
işlemin yapıldığı tarihteki kura göre oluşan değeri alım sütununda sol tarafa
yazılacaktır. Öte yandan, sözleşmeye baz alınan kıymeti vade tarihinde veren
tarafından sözleşmede belirlenen kura göre oluşan değeri (vade tarihindeki
değeri) alım sütununun sol tarafına, işlemin yapıldığı tarihteki kura göre
oluşan değeri ise satım sütununda sol tarafa yazılacaktır.
EK 2 Formunun
faiz swapı satırında, sözleşmeye istinaden verilen faiz alım sütununda sağ
tarafa, alınan faiz satım sütununda sağ tarafa yazılacaktır.
12) İlişkili
İşlemde “Hazine Zararı” yoksa gene Ek 2 Formunda belirtecek miyiz?
Kurumlar vergisi
mükelleflerince tüm ilişkili işlemlerin (yurtiçi veya yurtdışı), emsallerine
uygun olup olmadığına ve yurtiçi ilişkili işlemlerde hazine zararı doğup
doğmadığına bakılmaksızın mutlaka EK 2 Formunda belirtilmesi gereklidir.
İlişkili işlemin emsallerine uygun olup olmadığının, yurtiçi ilişkili işlemin
Hazine zararına yol açıp açmadığının incelenmesi ve belgelendirilmesi
çalışmaları yıllık transfer fiyatlandırması belgelendirme raporunun konusudur.
13) İlişkili
kurumdan 2012 yılı içinde üç defa kredi alıp ödedik, 31.12.2012 itibariyle hiç
kredi bakiyesi kalmadı, bu krediler için 2012’de toplam 100.000 TL faiz ödedik.
Bu işlemi EK 2 Formunda nasıl göstermeliyiz?
EK 2 Formunun,
II-İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin
İşlemler Tablosunda "Mali işlemler" bölümünde yer alan "Ödünç Para/Kredi-Faiz"
satırına, ödünç para ve kredi işlemlerinde anaparaya ilişkin yılsonu bakiyesi bu
satırın sol tarafına (örneğimizde 31.12.2012 bakiyesi sıfır olduğu için burada
herhangi bir rakam olmayacak), yıl içindeki toplam faiz tutarı (örneğimizde
100.000 TL) bu satırın sağ tarafına ayrı ayrı yazılacaktır.
14) İlişkili
kuruluştan aldığımız krediye 2012 yılında nakden veya hesaben hiçbir faiz
ödemediğimiz halde gene Ek 2 Formunda belirtmek zorunda mıyız?
İlişkili kişiden
alınan kredinin karşılığında 2012 yılında hiçbir faiz ödemesi yapılmamış olsa da
bu kredinin 31.12.2012 itibariyle bilançoda belli bir bakiyesi varsa kredinin
31.12.2012 bakiyesi “Mali İşlemler” Bölümünde Ödünç Para / Kredi-Faiz satırının
alım sütununun soldaki satırına yazılacaktır. Hiç faiz ödemesi olmadığı için
alım sütununun sağdaki kısmı ise boş kalacaktır.
15) Masraf
yansıtmaları EK 2 Formunda dikkate alınacak mı?
Evet. Dışarıdan
sağlanan hizmetlerin ilişkili kişilere/kurumlara üzerine herhangi bir kâr marjı
konulmaksızın aynen faturalanması neticesi oluşan masraf yansıtma işlemlerinin
de EK 2 Formunda belirtilmesi gerekir. Bu tip herhangi bir kâr marjı
eklenmeksizin aynen faturalanan masraf yansıtma tutarlarının, II-İlişkili
Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler
Tablosunda “Diğer İşlemler” bölümünde (Diğer) belirtilmesi uygun olacaktır.
Masraf yansıtması faturası bizim şirketimize kesilmişse Alım sütununda, biz
ilişkili kuruluşumuza masraf yansıtması faturası kesmiş isek Satım sütünunda
belirtmek gerekecektir.
Pratikte üzerine
kâr marjı konulmadan yapılan masraf yansıtmalarının transfer fiyatlandırması
yönteminin ne olacağı sorusu çok sık sorulmaktadır. Masraflar olduğu gibi
maliyetiyle yansıtıldığı için maliyet artı sıfır kâr marjı söz konusudur.
Dolayısıyla, dışarıdan sağlanmış bir hizmetin bire bir maliyetiyle ilişkili
kuruluşa faturalandığı masraf yansıtmalarının transfer fiyatlandırması yöntemi
“maliyet artı” yöntemi olarak değerlendirilebilir. Geçtiğimiz yıllarda bazı
yerlerde, masraf yansıtmalarının transfer fiyatlandırması yönteminin hatalı
olarak “mükellefin belirlediği yöntem” olarak belirtildiğini gözlemlemiştik.
Basit bire bir aktarım şeklindeki münferit (yani maliyeti üzerinden kâr marjı
konmadan faturalanan) masraf yansıtmaları için transfer fiyatlandırması
yönteminin “maliyet artı” olarak belirtilmesi uygundur.
16) İlişkili
kişilerle olan cari hesapların değerlemesi neticesinde oluşan kur farklarını Ek
2 Formunda belirtecek miyiz? Bu kur farklarını alımı-satımı yapılan hizmetler ve
mallar için ayırıp ilgili satırlara yazmak gerekir mi?
Öncelikle
belirtmek isteriz ki transfer fiyatlandırması genel prensiplerine göre cari
hesaplarda ödemelerin / tahsilatların geç yapılması neticesinde zaman içinde
değişen ve sonuçta hiç kimsenin kontrol edemeyeceği ekonomik konjonktürdeki
değişimler sebebiyle ortaya çıkan kambiyo zararları (656 numaralı hesap) ve
kambiyo kârları (646 numaralı hesap) transfer fiyatlandırması incelemelerinin
konusu dışındadır. Nitekim emsallere uygunluk tespiti için yapılan ekonomik
analizler de faaliyet kârı seviyesinde yapılır. Tek Düzen Hesap Planındaki
ifadesiyle “Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Kârlar ile Giderler ve
Zararlar” kalemleri dikkate alınmaz. Dolayısıyla, “Diğer Faaliyetlerden Olağan
Gelir ve Kârlar/Giderler ve Zararlar” gruplandırması içinde bulunan ve cari
hesapların dönem sonları itibariyle değerlemesi sonucu ortaya çıkan kambiyo
zararları / kârları Ek 2 Formunda hiç belirtilmemelidir.
17)
Mal/Hizmet alım-satımlarında sonradan faturalanan vade farklarını EK 2 Formunda
nerede belirtmeliyiz (mal/hizmet bedeline dahil edilmeli mi yoksa ayrıca mı
gösterilmeli)?
Sonradan kesilen
vade farkları faturaları bir nevi finansman işlemi olarak değerlendirilebilir.
II-İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin
İşlemler Tablosunda “Mali İşlemler” bölümünde (Diğer) belirtilmesi uygundur.
18)
Yatırımların aktifine giren kur farkları “Varlık” bölümüne mi yazılmalı yoksa
kullanılan krediye ilişkin olduğundan “Mali Bilgiler” bölümüne mi
yazılmalı?
163 numaralı VUK
Genel Tebliğinde, yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz
giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi
nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan
kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme
ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete
intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmıştır.
334 No.lu VUK Genel Tebliğinde ise lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme
işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle
ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise
kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle
amortismana tabi tutulabileceği belirtilmiştir. Bu ilkeler çerçevesinde
yatırımların aktifine girmiş kur farklarının artık maliyetin bir parçası
olduğundan Ek 2 Formunda “Varlık” bölümünde belirtilmesi gerektiği
kanaatindeyiz. Dolayısıyla, yatırım maliyetine girmiş kur farklarının
ayrıştırılıp Mali Bilgiler bölümünde belirtilmesine gerek yoktur.
19) Yıl
içinde transfer fiyatlandırması politikasına uyum için düzeltme yapılmış ise bu
düzeltmeyi Ek 2 Formunda nasıl belirteceğiz?
Eğer ilgili
hesap dönemi içinde işlem iptali ve/veya faturalaşma yoluyla düzeltme yapılmış
ve bu düzeltme kanuni kayıtlara da yansıtılmışsa otomatikman kanuni kayıtlardaki
tutarlar bu düzeltme neticesi oluşmuş tutarlar olacağı için EK 2 Formuna da
yansıtılmış olacaktır. Ancak, hesap dönemi kapanıp kanuni defterler basıldıktan
sonra tespit edilerek yapılmasına karar verilen bir düzeltme olursa, işlem
kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde düzeltilebilecek ve bu durumda sonradan
yapılan bu düzeltme tutarı, kayıtlara girmediği için Ek 2 Formuna dahil
edilmeyecektir.
20) Transfer
fiyatlandırması politikası çerçevesinde yurt dışından ilişkili kişilerden ticari
mal alımlarında “Debit Note” / “Credit Note” yoluyla yapılan düzeltmeleri Ek 2
Formunda nasıl göstereceğiz?
Transfer
fiyatlandırması politikalarına uyum sağlamak amacıyla yurt dışı ilişkili
işlemler söz konusu olduğunda (örneğin yurt dışında ilişkili kuruluştan ticari
mal alınıp Türkiye’de satılması) dönem içinde yurt dışı ilişkili kuruluş
tarafından “debit note” ve/veya “credit note” gönderimi söz konusu
olabilmektedir. Bu durumlarda, “debit note” tutarının mal alım tutarına ilave
edilmesi, credit note alınmış ise bu tutarın da mal alım tutarından indirilmesi
ve alım tutarlarının net bazda Ek 2 formunda belirtilmesi uygun olacaktır.
21) Faturası
gelip de kayda alınan Yoldaki Mallar da Ticari Mal Alımlarına dahil edilmeli
midir?
İlişkili kişiden
faturası 2012 yılı içinde gelip yine 2012 yılında kayıtlara alınmış olan tüm
ticari mal alımları Ek 2 Formunda II. Tabloda Ticari Mallar alımı tutarı içine
dahil edilmelidir.
2.3. Transfer
Fiyatlandırmasına Konu Olan İşlemlerde Kullanılan Yöntemler
Transfer
fiyatlandırmasına konu olan işlemlerde yöntem seçiminin işlev ve risk analizleri
ile faaliyetin incelenmesi ve her işlemin kendi özel şartlarına göre yapılması
ve seçilen yöntemin “işlemin mahiyetine en uygun yöntem” olduğunun diğer mevcut
yöntemlerle karşılaştırmalı olarak irdelenmesi gereklidir. Herhangi mevcut bir
uygulama politikası olmaksızın ve bu çalışmalar hiç yapılmaksızın çok kısa bir
süre içinde bazı varsayımlarla yöntem seçimi yapılıp EK 2 Formunda belirtmek
sağlıklı değildir. EK 2 Formunun III. Numaralı tablosu alım ve satım
tutarlarının kullanılan transfer fiyatlandırması yöntemleri bazında dağılımının
yapılmasını gerektirmektedir. Bunun için ilişkili işlem tipleri bazında
öncelikle yöntemlerin doğru olarak seçilmesi ve ardından transfer
fiyatlandırması yöntemi seçilen tüm işlemlerde alım-satım tutarlarının yöntem
bazında ayrı ayrı tespit edilmesi gereklidir.
İlişkili
İşlem Toplamları Kontrolü: Ek 2 Formu doldurma işlemi tamamlandıktan sonra,
III.-Transfer Fiyatlandırmasına Konu Olan İşlemlerde Kullanılan Yöntemler
Tablosundaki Alım ve Satım sütunlarının toplam işlem tutarları, II-İlişkili
Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler
Tablosundaki “Yapılan İşlemlerin Toplamı” satırının alım ve satımlar ile ilgili
toplam tutarlarına eşit olmalıdır.
2.4. Kurumun
Yurt Dışı İştiraklerine İlişkin Bilgiler (Tablo IV)
Ek 2 Formunun
başlığında “Kontrol Edilen Yabancı Kurum” ifadesi kullanılmış olmasına
rağmen daha sonra Formun IV numaralı Tablosunun Başlığı “Kurumun Yurt Dışı
İştiraklerine İlişkin Bilgiler” olarak adlandırılmıştır. Bu ifade, bütün
yurtdışı yabancı iştiraklere ilişkin bilgilerin mi yoksa sadece Kurumlar Vergisi
Kanunu (KVK) Madde 7 ile düzenlenmiş olan “Kontrol Edilen Yabancı Kurum”
kapsamına giren yurtdışı iştiraklerin mi tabloya yazılması gerektiğine dair bir
tereddüt oluşturmuştur. Görüş ve değerlendirmelerimize göre, bu tablodaki
bilgilerin sadece, kontrol edilen yabancı kurumlar (yani sermayesinin, kâr
payının veya oy kullanma hakkının en az %50’sine sahip olunan yurtdışı
iştirakler) için doldurulması gerektiği kanaatindeyiz. Kontrol oranı (sermaye,
oy veya kâr payı oranı) olarak ilgili hesap dönemi (yani 2012 yılı) içinde
herhangi bir tarihte sahip olunan en yüksek oran dikkate alınacaktır.
Eğer Kontrol
Edilen Yabancı Kurum şartlarını taşıyorsa serbest bölgelerdeki iştirakler
hakkındaki bilgiler de belirtilecektir.
2.5. Örtülü
Sermaye Uygulamasına İlişkin Bilgiler (Tablo V)
1) Örtülü
Sermaye uygulamasına ilişkin bilgiler tablosu her durumda doldurulacak mı, yoksa
sadece örtülü sermaye durumunun varlığı halinde mi doldurulacak?
Örtülü Sermaye
uygulamasına ilişkin Tablo V’ te istenen detay bilgilerin niteliği geçmiş
senelerde de Tablo V’ in doldurulmasında tereddütlere yol açmıştır. Sadece, 1
Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkındaki
Sirkülerin 7. Bölümünde belirtilen açıklamanın lafzı dikkate alındığında, 2012
yılında ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen bir borç bulunması
halinde Tablo V.’ in doldurulması gerekmektedir. Dolayısıyla, örtülü sermaye
şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmadan 2012 yılı içinde ortak veya
ortakla ilişkili kişiden alınmış borç var ise istenen bilgilerin Tablo V.’ te
belirtilmesi gerekecektir.
2)
Ortağımızdan Özsermayesinin üç katını aşan tutarda borç kullanıyoruz ancak bu
borç için hiç faiz ödemiyoruz, buna rağmen bu borcu gene Örtülü Sermaye
uygulamasına ilişkin bilgiler tablosunda göstermemiz gerekiyor mu?
Her ne kadar hiç
faiz ödemesi olmasa da eğer borç yabancı para cinsinden ise değerleme neticesi
kur farkı giderleri oluşabilir. Bu kur farkı giderlerinin de Tablo V.’ te
belirtilmesi gereklidir. Üzerinden hiç faiz ödenmemiş olsa bile ortaklardan veya
ortaklarla ilişkili kişilerden alınmış tüm borçların tabloda belirtilmesi
gerektiği kanaatindeyiz.
3) Ortağa
verilen borçlar, hem transfer fiyatlandırmasına ilişkin işlemler bölümünde yer
alan “Mali İşlemler” sütununda, hem de örtülü sermayeye ilişkin bilgiler
bölümünde mi bildirilecek?
Öncelikle
belirtelim ki ; “V-Örtülü Sermaye Uygulamasına İlişkin Bilgiler” tablosu sadece
ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen bir borç bulunması halinde
(yani kredi kullanan) tarafından doldurulması gereken bir tablodur. Borç veren
bir şirket bu tabloyu doldurmayacaktır. Öte yandan, transfer fiyatlandırmasına
ilişkin işlemler tablosunda “Mali İşlemler” bölümünde hem ilişkili kişilerden
alınan borçlar (üç kat özsermaye sınırının altında olan borçlanmalar da dahil
olmak üzere) hem de ilişkili kişilere verilen borçların bakiye ve faiz bilgileri
belirtilmek durumundadır.
4)
Özsermayenin negatif olması halinde Tablo V’ teki Özsermaye Tutarı nasıl
belirtilecektir?
Elektronik
kurumlar vergisi beyannamesi doldururken eksi (-) işareti kullanılamadığı için
özsermayenin negatif olması durumunda Tablo V teki bu satıra “0” (sıfır)
yazılabilir.
5) Avanslar
örtülü sermaye kapsamında değerlendirilebilir mi?
1 Seri No.lu
Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin “Örtülü Sermaye Tutarı” ile ilgili
açıklamalar içeren 12.1.6. Bölümünde avanslarla ilgili olarak yapılan
açıklamalar şöyledir:
“Öte yandan,
gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya
da verilen değerleri ifade eden avanslar, sipariş yöntemi ile mal alan
işletmenin, sipariş ettikleri iktisadi değerlerin üretiminde üretici işletmeye
finansman imkanı sağlamak amacıyla verilebileceği gibi, satış fiyatını düşük
tutmak veya satış garantisi sağlamak amacıyla da verilebilmektedir. Avanslar
hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır.
Dolayısıyla, alınan avanslar da işletme bakımından alınan borç olarak
değerlendirilecek ve örtülü sermaye hesaplamasında dikkate alınacaktır. Ancak,
inşaat işlerinde yapılan iş kısmı ile orantılı olarak hesaplanıp ödenen istihkak
bedellerinin avans olarak kabul edilip örtülü sermayenin hesabında borç unsuru
olarak dikkate alınması söz konusu değildir.”
Tebliğde yer
alan yukarıdaki detaylı açıklamalara göre avansların da örtülü sermaye
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak bu yönde farklı
görüşlerin ileri sürülebileceğini de belirtmek isteriz.
6) Ortaklar
veya Ortaklarla İlişkili Kişilerden mal/hizmet alımları nedeniyle ortaya çıkmış
olan ticari borçlar da varsa Tablo V’ te “Toplam Borçlar” tutarını belirtirken
bunları nasıl değerlendireceğiz?
1 Seri No.lu
Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin “Örtülü Sermaye Tutarı” ile ilgili
açıklamalar içeren 12.1.6. Bölümünde; “Piyasa koşulları ve ticari teamüllere
göre yapılan vadeli mal ve hizmet alımları ile ilgili olarak ortaya çıkan
borçlanmalarda, vade farkı tutarları ayrıca hesaplanmış olsa da bu borç
tutarları örtülü sermayenin varlığının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Söz
konusu süreleri aşan vadeli alımlar nedeniyle ortaya çıkan borçlar örtülü
sermayenin varlığının tespitinde dikkate alınacak; bu şekilde hesaplanan örtülü
sermaye tutarına isabet eden vade farkları tespit edilerek örtülü sermaye
üzerinden ödenen faiz olarak kabul edilecektir.” açıklaması yer almaktadır. Bu
açıklamalara göre piyasadaki ticari teamüllere uygun olan ticari borçların
örtülü sermaye kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak burada “ticari
teamüllere uygun olma” kesin ve objektif kıstaslarla tanımlanmış bir kavram
olmadığı için sübjektiftir ve kesin olarak değerlendirilmesi kolay değildir. Öte
yandan, 1 Seri No.lu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı
Hakkındaki Sirkülerin 7. Bölümünde Tablo V’ in “Ortak veya ortakla ilişkili
kişilerden temin edilen borçların en yüksek olduğu tarihteki toplam tutarı”
satırının doldurulması ile ilgili olarak yapılan açıklamada bu satıra ilgili
hesap döneminde ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borçların en
yüksek olduğu tarihteki toplam tutarının yazılacağı ifade edilmiştir. Bu ifadeye
göre de ortak ve ya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borçların ticari
veya mali olup olmadığına bakılmaksızın tüm borçların dikkate alınması gerektiği
kanısı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ortaklar veya ortakla ilişkili kişilere
ticari borçlar varsa ve bu borçlar nedeniyle örtülü sermaye riski meydana
geliyorsa durumun her şirketin kendi faaliyetlerine göre değerlendirme yapılarak
analiz edildikten sonra Tablo V’ teki ilgili satırların doldurulması
gerekmektedir.
7) Yabancı para cinsinden borçlanmalarda “ortak ve ortakla
ilişkili kişilerden temin edilen borçların en yüksek olduğu tarihteki toplam
tutarı” nın tespitinde kur farklarını nasıl değerlendirmek gerekecektir?
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin “Borcun
Özsermayenin Üç Katını Aşması” ile ilgili açıklamalar içeren 12.1.5. Bölümünde;
”Yabancı para üzerinden yapılan borçlanmalara ilişkin borç/öz sermaye hesabında,
her bir borcun alındığı tarihte geçerli olan döviz kuru esas alınacaktır.
Yabancı para üzerinden alınan borcun vadesinin izleyen yıla sarkması halinde,
izleyen yıl için söz konusu hesaplama, borcun ödenmeyen tutarının bilanço günü
itibarıyla Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre değerlenmiş tutarı esas alınmak
suretiyle yapılacaktır.” açıklaması yer almaktadır.
Yukarıda
belirtilen ilgili Tebliğ hükmüne istinaden; ortak ve ortakla ilişkili kişiden
temin edilen yabancı para cinsinden borçların en yüksek olduğu tarihteki toplam
tutar tespit edilmeye çalışılırken borcun alış tarihindeki geçerli döviz kurunun
dikkate alınması ve dolayısıyla daha sonradan oluşan kur farklarının dikkate
alınmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak 2012 öncesinden devreden yabancı
para cinsinden borç var ise bilanço günündeki kur esas alınacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder